Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri
Öz: İnsan, dünyaya imtihan olmak için gönderilmiştir. Bu imtihanda başarılı olmanın kriteri, Kur’an ve sünnete uygun bir hayat yaşayabilmektir. Bu nedenle kişinin, bu iki kaynağın rehberliğine ihtiyacı vardır. Kur’an’ın amacı insanlara rehberlik etmektir. Allah, Kur’an’da olumlu ve olumsuz insan kar...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | Turkish |
Published: |
Cumhuriyet University
2017-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/32430/337359?publisher=cumhuriyet |
id |
doaj-fdcab672b4404e0ea03a7e99066adb0c |
---|---|
record_format |
Article |
collection |
DOAJ |
language |
Turkish |
format |
Article |
sources |
DOAJ |
author |
Ahmet Özdemi̇r |
spellingShingle |
Ahmet Özdemi̇r Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri Cumhuriyet İlahiyat Dergisi qur’ān worship ethic arrogance grandiosity kur’an tekebbür kibir ahlak kulluk kibir |
author_facet |
Ahmet Özdemi̇r |
author_sort |
Ahmet Özdemi̇r |
title |
Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri |
title_short |
Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri |
title_full |
Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri |
title_fullStr |
Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri |
title_full_unstemmed |
Kur’an’da Tekebbür Ehlinin Özellikleri |
title_sort |
kur’an’da tekebbür ehlinin özellikleri |
publisher |
Cumhuriyet University |
series |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
issn |
2528-9861 2528-987X |
publishDate |
2017-12-01 |
description |
Öz: İnsan, dünyaya imtihan olmak için
gönderilmiştir. Bu imtihanda başarılı olmanın kriteri, Kur’an ve sünnete uygun
bir hayat yaşayabilmektir. Bu nedenle kişinin, bu iki kaynağın rehberliğine
ihtiyacı vardır. Kur’an’ın amacı insanlara rehberlik etmektir. Allah, Kur’an’da
olumlu ve olumsuz insan karakteri üzerinde durmuştur. Tarihten örnekler vererek
bunları insanların gözünde somut hale getirmiştir. İyilerin cennete, kötülerin
ise cehenneme gideceğini haber vermek suretiyle bu konuda insanları uyarmıştır.
Kötü örneklerden bir tanesi de tekebbür ehlidir. Bu makalede Kur’an’da tekebbür
ehlinin özellikleri konusunu ele aldık. Bu çerçevede adı geçen kişilerin nasıl
bir kişiliğe sahip olduklarını ortaya koyduk. Bunun yanında Allah’a karşı sergilemiş
oldukları tavırları inceledik. İnkârcı ve isyankâr bir kişiliğe sahip olduklarını
gördük. Aynı zamanda gönderilen bütün peygamberlere ve onların getirdikleri
vahiylere düşmanlık ettiklerini müşahede ettik. Ayrıca kendileri gibi olmayan
diğer insanlara karşı duruşlarını ele aldık. Toplumdaki zayıf insanları küçük
gördüklerini tespit ettik. Onlar, sahip oldukları varlıklarını kimseyle
paylaşmak istememişlerdir. Bu davranışlarının sonucu olarak ahirette karşılaşacakları
muameleyi gözler önüne serdik.Özet: Kur’an’da
olumlu ve olumsuz insan karakterlerinden bahsedildiğini görmekteyiz. Allah, bu kişilerin hangi özelliklere
sahip olduklarını açıklamıştır. Tarihten örnekler vererek bunları
insanların gözünde somut hale getirmiştir. Kur’an’da Olumlu karaktere sahip olanlar övülmüş, olumsuz karaktere
sahip olanlar ise yerilmiştir.Tekebbür ehli, Kur’an’da anlatılan
olumsuz karakterlerden bir tanesidir. Bunlar, daha çok toplumda önde gelen kişilerdir. Bu kişiler, aynı
zamanda diğer insanları da sömürmektedirler. Her peygamber, bu kişilerle
mücadele etmiştir. Peygamberlerin amacına ulaşmaması için bu kişiler, bütün
güçleriyle karşı koymuşlardır. Bunların, peygamberlere yapmış oldukları
düşmanlıkları akıl almaz boyutlara da ulaşmıştır. Her peygamber, kendi
dönemindeki bir veya birçok müstekbirle mücadele etmiştir. Hz. Musa’nın
mücadele ettiği bir Firavun bunlardan bir tanesidir. Hz. İbrahim’e karşı
düşmanlıkta sınır tanımayan ve onu ateşe atan Nemrut bir başka örnektir. Hz.
Muhammed’e ve ashabına olmadık eziyetler yapan Ebu Cehil, Ebu Leheb bunun diğer
örnekleridir.
Kur’an’da
tekebbür ehlinin bazı özelliklerinin anlatıldığını görmekteyiz. Bu kişilerin
özelliklerini iki kategoride ele almak mümkündür. Bunlardan birincisi, kendilerinden
üstün bir varlığı kabul etmemeleridir. Bu bağlamda Allah’ın varlığını inkar
ettikleri görülmektedir. Bunun yanında Ona birçok şeyi ortak koştukları da
aşikardır. O nedenle yüce yaratıcıya karşı isyankar bir tavırları söz
konusudur. İkincisi ise diğer insanlara karşı tavırlarıdır. Özellikle toplumun
zayıf kesimine karşı kibirli davranışlar sergilemektedirler. Kendilerinin
onlardan ayrıcalıklı bir konumda olduklarını düşünmektedirler. Bu nedenle zayıf
kesime tepeden bakmakta ve onları küçük görmektedirler.
Allah’a
inanç noktasında olumsuz bir tavır takındıkları malumdur. Onlarda sadece
Allah’a değil, Onun öğretilerine karşı da bir inançsızlık söz konusudur.
Örneğin bu dünyadan sonra gelecek olan ahiret gününe iman etmezler. Bunun doğal
bir sonucu olarak O’nun gönderdiği peygamberleri de kabul etmezler. Oysa O peygamberlere peygamberlikleri
öncesinde güven duymaktaydılar. Onlara düşmanlık yapmalarının nedeni Allah
tarafından gönderilmeleridir. Çünkü peygamberlerin getirdiği kurallar toplumda
eşitsizliği ortadan kaldırmaktaydı. İnsanlar arasında adaletin temin edilmesini
amaçlamaktaydı. Bu daveti kabul ettikleri zaman diğer insanlardan hiçbir
farkları kalmayacaktı.
Peygamberleri
kabul etmeyince onların getirdiği âyetleri kabul etmeleri beklenemez. Elbette
ki kabul etmedikleri bir yaratıcıya kulluk etmeleri de söz konusu olamaz. Bununla
da kalmayıp Allah’ın dışında başka ilahların varlığını da kabul ederler. Başka
ilahlar kabul etmelerinde dünyevi bir çıkar da mevcuttur. Bu da, toplumun zayıf
kesimi üzerindeki otoritelerini sağlamlaştırmaktır. Yani onların, kendilerine
başkaldırmasına manevi bir güç kullanarak engel olmaktır. Çünkü onlar,
imkanlarını bu güçlerle de paylaşmaya razı olmazlar. Şirkin affedilmez bir
günah olduğu Kur’an’da açıkça yer almaktadır. Delilleriyle birlikte Allah’ın
neden bir ortağının olamayacağı açıklanmıştır. Ama onlar, kendilerine sunulan hiçbir delili de kabul
etmezler. Onlar için tek ölçü kendi düşünceleridir.
Tekebbür ehlinin, Kur’an’da, toplumun
zayıf kesimine karşı da olumsuz bir tavır içerisinde olduklarından bahsedilir. Bu
tavrı ortaya koyarken, kendileri ile aynı konumda olan toplumun ileri gelenleri
ile birlikte hareket ederler. Kendileri
ile aynı seviyede olanlarla dostluk kurarlar. Diğer insanlarla aynı ortamda
bulunmaya dahi tahammül edemezler. Böylece büyük bir güç oluşturmuş
olurlar. Bu şekilde davranarak toplumun zayıf kesimine karşı daha baskıcı bir
tutum sergilemiş olurlar. Neticede karşılarında durabilecek her güce karşı
birlikte hareket ederler. Sonuçta toplumun zayıf kesimi ile aralarında bir
derece farkı meydana gelmiş olur. Kast sistemi yapısını toplumda egemen kılmaya
çalışırlar.
Kendilerini,
varlıklı olmayan insanlardan ayrıcalıklı görürler. Sahip oldukları imkânlardan diğer
insanları faydalandırmazlar. İnsanlara iyilik yapmak gibi bir düşünceleri
yoktur. Daha da ileri giderek diğer insanların da başkalarına iyilik
yapmamaları için çaba sarf ederler. Yani yardımlaşmanın egemen olduğu bir toplum yapısının oluşmasına izin
vermezler. Yapılmak istenen iyiliklere engel olurlar. Zaman zaman çok az
miktarda iyilik yaptıkları görülebilir. Dünyalık bir şeyler elde etmek için
yapmış oldukları küçük iyiliklerde gösteriş yapmaktan geri durmazlar.
Olumsuz
bir kişilik yapısına sahip bu insanlar, kendilerine yapılabilecek hiçbir
öneriyi ve tavsiyeyi kabullenemezler. Bu nedenle hiçbir otoriteden emir almak
istemezler. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret görmektedirler. O yüzden bütün yatırımlarını bu dünya
için yapmışlardır. Diğer insanları umursamadan bir hayat yaşamaktadırlar. Bu
şekilde bir yaşantı Yüce Yaratıcı tarafından kabul edilmeyecektir. Bu nedenle
Allah tarafından sevilmezler. Diğer insanlar tarafından sevildikleri de pek
söylenemez.
Davranışlarının sonucunun olumsuz olacağı
muhakkaktır. Ahirette, dünyada iken yaptıklarından pişman olacaklardır. Fakat
bu pişmanlıklarının onlara bir faydası olmayacaktır. Ahirette, dünyada iken
sahip oldukları imkanlarının da yine onlara bir faydası olmayacaktır. Oysa
dünyada iken sahip oldukları imkanların kendilerini ahirette kurtaracağını
düşünmüşlerdi. Çünkü bu dünyada nasıl ki istediklerini yapıyorlarsa ahirette de
yapacaklarına inanıyorlardı. Bize azabı ne zaman getireceksin diye
peygamberlerle alay etmişlerdi. Onlar orada can yakıcı bir azaba
uğrayacaklardır. Maruz kalacakları bu azap sonsuz olacaktır. Bu dünyada iken
onlara dost gibi görünenler ahirette kendilerini yalnız bırakacaklardır.
Bu makalede Kur’an’da tekebbür ehlinin
özellikleri konusunu ele aldık. Onların karakter yapıları üzerinde durduk.
Davranışlarının arka planında yatan sebepleri irdeledik. Onlar hakkında yeterli
bilgiler verdik. Daha anlaşılır olsun diye günümüzden örnekler vererek konunun
daha anlaşılır olmasını sağladık. Kibirli
bir yapıya sahip olmanın kişiyi hem bu dünyada hem de ahirette nasıl
yalnızlaştıracağını vurguladık. |
topic |
qur’ān worship ethic arrogance grandiosity kur’an tekebbür kibir ahlak kulluk kibir |
url |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/32430/337359?publisher=cumhuriyet |
work_keys_str_mv |
AT ahmetozdemir kurandatekebburehlininozellikleri |
_version_ |
1724487259579744256 |
spelling |
doaj-fdcab672b4404e0ea03a7e99066adb0c2020-11-25T03:51:30ZturCumhuriyet UniversityCumhuriyet İlahiyat Dergisi2528-98612528-987X2017-12-012131591162210.18505/cuid.3373592Kur’an’da Tekebbür Ehlinin ÖzellikleriAhmet Özdemi̇r0GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİÖz: İnsan, dünyaya imtihan olmak için gönderilmiştir. Bu imtihanda başarılı olmanın kriteri, Kur’an ve sünnete uygun bir hayat yaşayabilmektir. Bu nedenle kişinin, bu iki kaynağın rehberliğine ihtiyacı vardır. Kur’an’ın amacı insanlara rehberlik etmektir. Allah, Kur’an’da olumlu ve olumsuz insan karakteri üzerinde durmuştur. Tarihten örnekler vererek bunları insanların gözünde somut hale getirmiştir. İyilerin cennete, kötülerin ise cehenneme gideceğini haber vermek suretiyle bu konuda insanları uyarmıştır. Kötü örneklerden bir tanesi de tekebbür ehlidir. Bu makalede Kur’an’da tekebbür ehlinin özellikleri konusunu ele aldık. Bu çerçevede adı geçen kişilerin nasıl bir kişiliğe sahip olduklarını ortaya koyduk. Bunun yanında Allah’a karşı sergilemiş oldukları tavırları inceledik. İnkârcı ve isyankâr bir kişiliğe sahip olduklarını gördük. Aynı zamanda gönderilen bütün peygamberlere ve onların getirdikleri vahiylere düşmanlık ettiklerini müşahede ettik. Ayrıca kendileri gibi olmayan diğer insanlara karşı duruşlarını ele aldık. Toplumdaki zayıf insanları küçük gördüklerini tespit ettik. Onlar, sahip oldukları varlıklarını kimseyle paylaşmak istememişlerdir. Bu davranışlarının sonucu olarak ahirette karşılaşacakları muameleyi gözler önüne serdik.Özet: Kur’an’da olumlu ve olumsuz insan karakterlerinden bahsedildiğini görmekteyiz. Allah, bu kişilerin hangi özelliklere sahip olduklarını açıklamıştır. Tarihten örnekler vererek bunları insanların gözünde somut hale getirmiştir. Kur’an’da Olumlu karaktere sahip olanlar övülmüş, olumsuz karaktere sahip olanlar ise yerilmiştir.Tekebbür ehli, Kur’an’da anlatılan olumsuz karakterlerden bir tanesidir. Bunlar, daha çok toplumda önde gelen kişilerdir. Bu kişiler, aynı zamanda diğer insanları da sömürmektedirler. Her peygamber, bu kişilerle mücadele etmiştir. Peygamberlerin amacına ulaşmaması için bu kişiler, bütün güçleriyle karşı koymuşlardır. Bunların, peygamberlere yapmış oldukları düşmanlıkları akıl almaz boyutlara da ulaşmıştır. Her peygamber, kendi dönemindeki bir veya birçok müstekbirle mücadele etmiştir. Hz. Musa’nın mücadele ettiği bir Firavun bunlardan bir tanesidir. Hz. İbrahim’e karşı düşmanlıkta sınır tanımayan ve onu ateşe atan Nemrut bir başka örnektir. Hz. Muhammed’e ve ashabına olmadık eziyetler yapan Ebu Cehil, Ebu Leheb bunun diğer örnekleridir. Kur’an’da tekebbür ehlinin bazı özelliklerinin anlatıldığını görmekteyiz. Bu kişilerin özelliklerini iki kategoride ele almak mümkündür. Bunlardan birincisi, kendilerinden üstün bir varlığı kabul etmemeleridir. Bu bağlamda Allah’ın varlığını inkar ettikleri görülmektedir. Bunun yanında Ona birçok şeyi ortak koştukları da aşikardır. O nedenle yüce yaratıcıya karşı isyankar bir tavırları söz konusudur. İkincisi ise diğer insanlara karşı tavırlarıdır. Özellikle toplumun zayıf kesimine karşı kibirli davranışlar sergilemektedirler. Kendilerinin onlardan ayrıcalıklı bir konumda olduklarını düşünmektedirler. Bu nedenle zayıf kesime tepeden bakmakta ve onları küçük görmektedirler. Allah’a inanç noktasında olumsuz bir tavır takındıkları malumdur. Onlarda sadece Allah’a değil, Onun öğretilerine karşı da bir inançsızlık söz konusudur. Örneğin bu dünyadan sonra gelecek olan ahiret gününe iman etmezler. Bunun doğal bir sonucu olarak O’nun gönderdiği peygamberleri de kabul etmezler. Oysa O peygamberlere peygamberlikleri öncesinde güven duymaktaydılar. Onlara düşmanlık yapmalarının nedeni Allah tarafından gönderilmeleridir. Çünkü peygamberlerin getirdiği kurallar toplumda eşitsizliği ortadan kaldırmaktaydı. İnsanlar arasında adaletin temin edilmesini amaçlamaktaydı. Bu daveti kabul ettikleri zaman diğer insanlardan hiçbir farkları kalmayacaktı. Peygamberleri kabul etmeyince onların getirdiği âyetleri kabul etmeleri beklenemez. Elbette ki kabul etmedikleri bir yaratıcıya kulluk etmeleri de söz konusu olamaz. Bununla da kalmayıp Allah’ın dışında başka ilahların varlığını da kabul ederler. Başka ilahlar kabul etmelerinde dünyevi bir çıkar da mevcuttur. Bu da, toplumun zayıf kesimi üzerindeki otoritelerini sağlamlaştırmaktır. Yani onların, kendilerine başkaldırmasına manevi bir güç kullanarak engel olmaktır. Çünkü onlar, imkanlarını bu güçlerle de paylaşmaya razı olmazlar. Şirkin affedilmez bir günah olduğu Kur’an’da açıkça yer almaktadır. Delilleriyle birlikte Allah’ın neden bir ortağının olamayacağı açıklanmıştır. Ama onlar, kendilerine sunulan hiçbir delili de kabul etmezler. Onlar için tek ölçü kendi düşünceleridir. Tekebbür ehlinin, Kur’an’da, toplumun zayıf kesimine karşı da olumsuz bir tavır içerisinde olduklarından bahsedilir. Bu tavrı ortaya koyarken, kendileri ile aynı konumda olan toplumun ileri gelenleri ile birlikte hareket ederler. Kendileri ile aynı seviyede olanlarla dostluk kurarlar. Diğer insanlarla aynı ortamda bulunmaya dahi tahammül edemezler. Böylece büyük bir güç oluşturmuş olurlar. Bu şekilde davranarak toplumun zayıf kesimine karşı daha baskıcı bir tutum sergilemiş olurlar. Neticede karşılarında durabilecek her güce karşı birlikte hareket ederler. Sonuçta toplumun zayıf kesimi ile aralarında bir derece farkı meydana gelmiş olur. Kast sistemi yapısını toplumda egemen kılmaya çalışırlar. Kendilerini, varlıklı olmayan insanlardan ayrıcalıklı görürler. Sahip oldukları imkânlardan diğer insanları faydalandırmazlar. İnsanlara iyilik yapmak gibi bir düşünceleri yoktur. Daha da ileri giderek diğer insanların da başkalarına iyilik yapmamaları için çaba sarf ederler. Yani yardımlaşmanın egemen olduğu bir toplum yapısının oluşmasına izin vermezler. Yapılmak istenen iyiliklere engel olurlar. Zaman zaman çok az miktarda iyilik yaptıkları görülebilir. Dünyalık bir şeyler elde etmek için yapmış oldukları küçük iyiliklerde gösteriş yapmaktan geri durmazlar. Olumsuz bir kişilik yapısına sahip bu insanlar, kendilerine yapılabilecek hiçbir öneriyi ve tavsiyeyi kabullenemezler. Bu nedenle hiçbir otoriteden emir almak istemezler. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret görmektedirler. O yüzden bütün yatırımlarını bu dünya için yapmışlardır. Diğer insanları umursamadan bir hayat yaşamaktadırlar. Bu şekilde bir yaşantı Yüce Yaratıcı tarafından kabul edilmeyecektir. Bu nedenle Allah tarafından sevilmezler. Diğer insanlar tarafından sevildikleri de pek söylenemez. Davranışlarının sonucunun olumsuz olacağı muhakkaktır. Ahirette, dünyada iken yaptıklarından pişman olacaklardır. Fakat bu pişmanlıklarının onlara bir faydası olmayacaktır. Ahirette, dünyada iken sahip oldukları imkanlarının da yine onlara bir faydası olmayacaktır. Oysa dünyada iken sahip oldukları imkanların kendilerini ahirette kurtaracağını düşünmüşlerdi. Çünkü bu dünyada nasıl ki istediklerini yapıyorlarsa ahirette de yapacaklarına inanıyorlardı. Bize azabı ne zaman getireceksin diye peygamberlerle alay etmişlerdi. Onlar orada can yakıcı bir azaba uğrayacaklardır. Maruz kalacakları bu azap sonsuz olacaktır. Bu dünyada iken onlara dost gibi görünenler ahirette kendilerini yalnız bırakacaklardır. Bu makalede Kur’an’da tekebbür ehlinin özellikleri konusunu ele aldık. Onların karakter yapıları üzerinde durduk. Davranışlarının arka planında yatan sebepleri irdeledik. Onlar hakkında yeterli bilgiler verdik. Daha anlaşılır olsun diye günümüzden örnekler vererek konunun daha anlaşılır olmasını sağladık. Kibirli bir yapıya sahip olmanın kişiyi hem bu dünyada hem de ahirette nasıl yalnızlaştıracağını vurguladık.https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/32430/337359?publisher=cumhuriyetqur’ānworshipethicarrogancegrandiositykur’antekebbürkibirahlakkullukkibir |