Zerkeşî ve et-Tezkire fi’l-Ehâdîsi’l-Müştehira İsimli Eserinde Rivayetleri Değerlendirme Yöntemi
Türk asıllı olan Zerkeşî, Memlükler döneminde yetişmiş önemli bir hadîs, fıkıh ve tefsir âlimidir. O, Moğultay b. Kılıç et-Türkî (ö. 762/1360), Ebu’l-Fidâ’ İbn Kesîr (ö. 774/1372) ve Cemâleddîn el-İsnevî (ö. 772/1370) gibi döneminin önde gelen ulemâsından istifade etmiş ve bunların gözetiminde yetiş...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | Turkish |
Published: |
Cumhuriyet University
2018-06-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/36586/412828?publisher=cumhuriyet |
Summary: | Türk asıllı olan Zerkeşî, Memlükler döneminde yetişmiş önemli bir hadîs, fıkıh ve tefsir âlimidir. O, Moğultay b. Kılıç et-Türkî (ö. 762/1360), Ebu’l-Fidâ’ İbn Kesîr (ö. 774/1372) ve Cemâleddîn el-İsnevî (ö. 772/1370) gibi döneminin önde gelen ulemâsından istifade etmiş ve bunların gözetiminde yetişmiştir. Ancak onun Birmâvî (ö. 831/1428) dışında meşhur bir talebesi ise bilinmemektedir. Yaptığı çalışmaların yarısına yakını fıkıh ve fıkıh usulüyle ilgili olmakla birlikte hadîs ilminde de önemi haiz eserler yazmıştır. Bunlar arasında özellikle halk arasında dolaşan sözlerle ilgili olarak yazdığı et-Tezkire (el-Leâlî el-Mensûra)’si, en-Nüket ʻalâ İbni’s-Salâh’ı, en-Nüket ʻalaʻl-ʻUmde fi’l-Ahkâm’ı ve el-İcâbe’si zikredilmeye değerdir. Çalışmamızı üzerine teksif ettiğimiz et-Tezkire isimli eseri ise alanında kaleme alınmış bilinen ilk eserdir. Alanında bir ilk olması hasebiyle onun rivayetleri nasıl değerlendirdiği ve ne tür bir usûl takip ettiği merak edilerek araştırılmıştır. Eserde sadece sened tenkidi yapılmaması, aynı zamanda metin tenkidine de başvurulması eserin dikkat çeken özelliğidir. Daha sonra onun bu eseri esas alınarak Sehâvî ve ʻAclûnî gibi âlimler tarafından aynı konuda tamamlayıcı çalışmalar yapılmıştır. Özet: İnsanın içerisinde yaşadığı topluma göre şekil alması kaçınılmazdır. Zerkeşî’nin yaşadığı zaman diliminde Mısır, Memlükler’in yönetimindeydi. Memlükler’in tarihi iki dönem altında incelenmektedir: 1. Bahrî veya Türk Memlükleri (745/1344-794-1391) 2. Burcî veya Çerkez Memlükleri (784/1382-923/1517) dönemi. Müellifimiz her iki dönemi de yaşamıştır. O, ömrünün yaklaşık kırk senesi Bahrîler’in, geri kalanını ise Burcîler’in döneminde geçirmiştir. Her iki dönemde de devlet, ülkede tam bir siyasi otoriteyi kuramamış olsa da aynı durum eğitim ve öğretimde söz konusu olmamıştır. Hatta siyasi durumun tam aksine doğudan gelen Moğol akınları ile batıdan gelen Haçlı seferleri sebebiyle pek çok âlimin Memlük diyarına gelmesiyle ilmi faaliyetler hız kazanmıştır. Bu faaliyetlerin artmasında sadece ilim adamlarının buraya gelmesinin değil aynı zamanda Memlük sultanlarının ilme verdikleri desteklerin de büyük önemi vardır. Nitekim onlar eskiden kalan medreseleri ihya ettikleri gibi bunun yanı sıra yeni pek çok medrese de inşa etmişlerdir. Memlükler döneminde medreselere ilave olarak cami, hangah, ribat ve zaviyeler de ilim tahsil etme yerleri arasındadır.Hadis, fıkıh ve tefsir âlimi olan Zerkeşî Türk asıllı olup h. 745’te yukarıda bahsedilen koşullar altında Kāhire’de doğmuştur. Onun ailesi Mısır’a sonradan yerleşmeleri münasebetiyle altın ve gümüş işlemeciliğini öğrenip geçimlerini bununla sağlamışlardır. Bu işi yapan kimseye ise Zerkeş denilmektedir. Bu mesleği öğrenip yapması münasebetiyle Muhammed b. Bahâdır, Zerkeşî diye tanınmıştır. Küçük yaşlardan itibaren ilme düşkünlüğü bilinen müellifimiz, Moğultay b. Kılıç et-Türkî (ö. 762/1360) ve Ebu’l-Fidâ’ İbn Kesîr’den (ö. 774/1372) Dımaşk’ta hadîs, Cemâleddîn el-İsnevî’den de (ö. 772/1370) fıkıh eğitimi almıştır. Onun yararlandığı kişiler arasında Sübkî (ö. 756/1355), Ezraʻî (ö. 783/1381), Bulkīnî (ö. 805/1430) gibi mümtaz şahsiyetler de bulunmaktadır. Onun talebelerinin en meşhuru ise el-Birmâvî’dir (ö. 831/1428) .Onun, hadîs, tefsir, fıkıh, fıkıh usûlü ve diğer alanlarda elli civarında eser yazdığı bilinmektedir. Bu eserler arasında özellikle el-Burhân fî ʻUlûmi’l-Kur’ân, et-Tezkire (el-Leâlî el-Mensûra), el-İcâbe, el-Bahru’l-Muhît fî Usûli’l-Fıkh ve el-Mensûr fi’l-Kavâid zikredilmeye değerdir. Bu eserlerden el-Burhân ve el-Bahru’l-Muhît üzerinde Türkiye’de yüksek lisans ve doktora seviyesinde çalışmalar yapılmıştır.Zerkeşî, yanlışını tespit ettiği herhangi bir kişiyi tenkit etmekten çekinmemiştir. Mesela kendisine oldukça sevgi beslemesine ve hatta bu sevgisinden dolayı onun el-Minhâc isimli eserine nispet edilmesine rağmen onun Nevevî’yi tenkidi ilme verdiği önemin en açık göstergesidir. Sadece onu değil, hadîs ilminde otorite olan Hâkim en-Nîsâbûrî ve İbn ʻAbdilber gibi âlimleri tenkitleri de bu çerçevede değerlendirilebilir.Çalışmamızı üzerine teksif ettiğimiz et-Tezkire fi’l-Ehâdîsi’l-Müştehira isimli eseri ise onun hadis alanındaki bilgi birikimini göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu eseri telif etmek için rivayetlerin isnâd ve metin bakımından tenkit edilmesi gerektiğinden bu alanlarda yeteri miktarda bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Zerkeşî eserini oluştururken hadîs, tefsir, târîh, siyer, târîh, tabakât, şerh, cerh-ta’dîl, ilel ve meğâzî ile ilgili yüz kırk civarında eserden faydalanmıştır. Bu kadar eserden istifade etmesi, elinden geldiğince tüm kaynaklara ve doğru bilgiye ulaşma gayretindendir. Bu kaynaklardan bazısı Buhârî (ö. 256/870) es-Sahîh, Müslim (ö. 261/875) es-Sahîh, Ebû Dâvud (ö. 275/889) es-Sünen, Tirmizî (ö. 279/892) es-Sünen, el-ʻİlel, Nesâî (ö. 303/915) es-Sünen, el-Merâsil, İbn Mâce (ö. 273/887) es-Sünen, Mâlik b. Enes (ö. 179/795) el-Muvatta, Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) el-Müsned, Dârimî (ö. 255/869) es-Sünen, ʻAbdürrezzâk (ö. 211/826-27) el-Musannef, İbn Ebî Şeybe (ö. 235/849) el-Musannef, İshâk b. Râhûye (ö. 238/853) el-Müsned, Bezzâr (ö. 292/905) el-Müsned, Ebû Ya’lâ (ö. 307/919) el-Müsned, İbn Hibbân (ö. 354/965) es-Sahîh, Taberânî (ö. 360/971) el-Muʻcemu’l-Evsat, el-Muʻcemu’l-Kebîr, Hâkim en-Nîsâbûrî (ö. 405/1014) el-Müstedrek gibi temel hadis kitaplarıdır.Zerkeşî, eserde incelediği rivayetleri sekiz konuya taksim etmiştir. Bunlar ahkâm, hikem ve âdâb, zühd, tıp ve menâfiʻ, fezâil, edʻiye ve ezkâr, kasas ve ahbâr, fiten, dillerde dolaşan söz ve haberler’dir. O, inceleyeceği rivayeti zikrettikten sonra onunla ilgili kaynaklardan elde ettiği bilgileri paylaşmaktadır. Mesela hadis diye nakledilen bir sözün hadis olmadığını, onun bir sahâbî, tâbiîn veya bir kimsenin sözü olduğunu zikretmektedir. O, rivayet hakkında kaynakların zikrettikleri bilgileri aktarmış, ancak yeri geldikçe bazı bilgilere katılmadığını da belirtmiştir.Müellif, rivayetin ravilerini cerh-ta’dîl noktasından değerlendirmiştir. O, rivayetleri sadece isnâd açısından değerlendirmemiş aynı zamanda metin tenkidine de tabi tutmuştur. Bu faaliyet, onun eserinin ayırıcı vasıflarındandır.Zerkeşî, ravilerin isminin yanlış okunmamasına dair bilgi vermiştir. Ayrıca metinde anlaşılması zor olan garîb kelimeleri açıklamıştır. Zayıf olarak kabul edilen bazı rivayetlerin kimi mezheplerce uygulandığını ifade etmesi onun fıkhî alandaki bilgisinin bir tezahürüdür. Müellif, rivayetlerle ilgili bazı hataları vuzuha kavuşturmuştur. Mesela merfûʻ olduğu ifade edilen bir rivayetin mevkuf olduğunu zikretmiştir. Zerkeşî eserini oluştururken bahis konusu ettiği rivayetle ilgili âyet, hadîs ve şiirlere de yer vermiştir. Ya da mevzûʻ olduğu ifade edilen bir rivayetin durumunun öyle olmadığını ifade ederek onu savunmuştur.Zerkeşî, bazı rivayetlerle ilgili hiçbir bilgi vermemesi, sadece onların isnâdlarını zikretmekle yetinmesi, belki de eserinin en zayıf kaldığı noktadır. Müellif, halk arasında yaygınlık kazanan rivayetin aslını tespit etme işine de oldukça emek vermiştir. Yine onun her ne kadar sahih senedi bulunmayan bazı rivayetlerin taşıdıkları manaların doğru olduğunu ifade etmesi daha sonrası kuşaklar için aydınlatıcı nitelik olmuştur.Bu eser, halk arasında yaygınlaşan rivayetlerin kahir ekseriyetinin hadis olmadığını göstermesi bakımından büyük bir önemi haizdir. Nitekim eserde incelenen rivayetlerin % 73’ünün zayıf veya mevzûʻ rivayetler ihtiva etmektedir.Zerkeşî’nin bu çalışması özgündür. Kendisinden önce böyle bir çalışmanın varlığı tespit edilememiştir. Bu eser, kendisinden sonra Sehâvî ve ʻAclûnî gibi âlimlerin aynı konuda yazdıkları eserlerin temelini teşkil etmiştir. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |