Tasavvufun ve Epistemolojik Bir Araç Olarak İlhamın İbn Teymiyye Düşüncesindeki Yeri
ÖZ: Bu makalenin amacı Selef anlayışına dayalı bir geleneğin savunucusu olarak tanınan İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel aracı olan ilhama yaklaşımını çalışmaktır. Tasavvufî ıstılahları genel sûfî anlayıştan farklı bir şekilde yorumlayan İbn Teymiyye birçok kimse tarafından katı...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | Turkish |
Published: |
Cumhuriyet University
2016-06-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/22278/238958?publisher=cumhuriyet |
Summary: | ÖZ: Bu makalenin amacı Selef anlayışına dayalı bir geleneğin savunucusu olarak tanınan İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel aracı olan ilhama yaklaşımını çalışmaktır. Tasavvufî ıstılahları genel sûfî anlayıştan farklı bir şekilde yorumlayan İbn Teymiyye birçok kimse tarafından katı bir tasavvuf karşıtı olarak görülmüştür. Ayrıca İbn Teymiyye’nin sürekli olarak Kur’an, hadis ve Selefin düşüncelerini dinî bilginin temeli olarak sunması onun ilham ve rasyonel metotlar ile elde edilen bilgiye sıcak bakmadığı, bunlara epistemolojisinde yer vermediği düşüncesinin ortaya çıkmasına ve zaman içinde gelişmesine neden olmuştur. Hâlbuki araştırmamızın sonucunda İbn Teymiyye’nin tasavvufu belli şartlar ile kabul etmesinin yanı sıra ilhamın epistemolojik değerini de onayladığı sonucuna ulaşılmıştır. O, tasavvufu erken dönem ve sonraki dönem tasavvuf olarak incelerken, ilhamı doğaüstü olayların bir alt kategorisi olarak gördüğü ilim bâbında ele almaktadır. Tasavvufun ve ilham ile gelen bilginin Kur’an, sünnet ve Selefin düşünceleri ışığında test edilmesi gerektiğine inanan İbn Teymiyye’nin yaptığı reddetmek değil, kendi kriterleri doğrultusunda meseleyi detaylı olarak incelemektir. Bu nedenle, konuyu eleştirel ve betimsel olarak ele alan makalemiz İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel dayanağı olan ilhama yönelik tutumuna odaklanmaktadır.ÖZET: İslam tarihinde en etkili, üretken ve tartışmalı âlimlerden biri olan İbn Teymiyye dinî bilgi edinmede en iyi ve en güvenilir yolu bulmak için samimiyetle çaba sarf etmiştir. Bu çaba sonucunda onun Kur’an, hadis, Kelâm, İslam felsefesi ve Yunan felsefesi hakkındaki muazzam bilgisi verimli eserleri vasıtasıyla müşâdehe edilebilir. Epistemolojik, teolojik ve felsefî ifadelerinin dağınık bir şekilde bulunduğu eserlerinde vahiy, insan aklı, ilham, tasavvuf, Aristo mantığı, Şia’nın temel prensipleri, tefsir metotları, hadis ilmi, âlemin yaratılışı, ilahî isim ve sıfatlar, cihat, fıkhî meseleler gibi birçok farklı konuya yer verilmiştir. Tasavvuf, İbn Teymiyye’nin görüşlerini bildirdiği tüm bu mevzular içerisinde en problemli olanlardan biridir.Başlıca en büyük şeyh olarak bilinen İbnü’l-Arabȋ’ye yönelik eleştirilerinden dolayı İbn Teymiyye tasavvufun ve ilham-keşif ile Allah tarafından kulun kalbine gönderilen bilginin amansız bir muhalifi olarak kabul edilmiştir. Elbette o, ittihâd, hulûl, vahdet-i vücûd, aʿyân-ı sâbite, hatemü’l-evliyâ gibi tasavvuf ve İbnü’l-Arabȋ çalışmalarında sıkça karşılaşılan kavramlara karşı çıkmıştır. Bu kavramlara ilave olarak, İbn Teymiyye tüm ittihâd düşüncelerini gerek genel gerekse özel ittihâdı da reddetmektedir.İbn Teymiyye’nin eserlerinin detaylı araştırılması ile onun tasavvufu Erken dönem ve Sonraki dönem şeklinde iki kısımda ele aldığı görülecektir. Sapkınlık olarak gördüğü Sonraki dönem tasavvufu İbn Teymiyye felsefî ve amelî yönleriyle incelemektedir. Ayrıca, amelî yönlerine yönelttiği eleştirilerinin yanı sıra, onun itirazları Yunan felsefesi, Hıristiyanlık, Zerdüştlük gibi gayr-i İslamî kaynaklardan alınan ve panteist, monist, metafizik tasavvuf gibi isimlerle de anılan felsefî tasavvufta yoğunlaşmaktadır. Ancak, İbn Teymiyye ısrarla tasavvufun geçerliliğinin Kur’an ve hadislere tâbi olmakla mümkün olduğunu savunurken, velâyet ve ilham gibi tasavvufî öğeleri kendi metoduyla yorumlamaktadır. Ona göre, tarihsel olmasa da metodolojik olarak Erken dönem mutasavvıflarından görülen Abdülkâdir-i Geylânî, Sehl b. Abdillah et-Tüsterî, ve Maʿrûf-i Kerhî gibi kimseler Kur’an ve hadislere tam anlamıyla tâbi olmuşlardır.Bir bilgi edinme yolu olarak değerlendirilen ilhama gelecek olursak, öncelikle ilhamın hakikatinin İbn Teymiyye öğretisinde tartışılmadığını söylemek gerekir. İlham, ne interaktif bir iletişimdir ne de bir hurafe. Buna karşın, İbn Teymiyye’ye göre ilham, tasarruf ve bilgi olarak zuhur edebilen doğaüstü olaylardan olup bilgi kategorisinde değerlendirilmesi gereken bir olgudur. Ona göre, Allah kulun kalbinden perdeyi kaldırdığında kalp, ilahî kontrol ile doğru, geçerli ve câiz olan yolu takip etmek üzere yönlendirilir. Bundan dolayı, ilham ile gelen bilgiyi rahmanî ve şeytanî olarak sınıflandıran İbn Teymiyye dinî ve manevî eğitim ile kalbin arındırılmasının önemini vurgular. İlham ile gelen bilginin geçerliliği ve kabul edilebilirliği söz konusu olunca İbn Teymiyye Kur’an, hadis ve Selefin görüşleri ışığında gelen bilginin teste tabi tutulmasını önerir. Ona göre, bu bilginin doğruluğu onun ancak İslam kaynakları terazisine konulmasıyla tespit edilebilir. İbn Teymiyye’ye göre keşif-ilham ile bilgi almak evliyalık göstergesi olmadığı için ve doğaüstü olayların hem bilgi olarak hem tasarruf olarak müşrikler, kâfirler, Kitap ehlinden ve bidʿat ehlinden kimseler tarafından da ortaya konulabileceği için bu şekil bir test gereklidir.Kısacası, yukarıda da belirtildiği gibi, İbn Teymiyye ilhamın epistemolojik hakikat ve değerini tartışmıyor. Dahası, zayıf hadis rivayetlerini, zayıf rasyonel argümanları ve zayıf kıyas hükümlerini tercih etmektense ilham ile gelen bilgiyi tercih etmektedir. Bundan dolayı, eğer İbn Teymiyye öğretisinde bir epistemolojik hiyerarşiden bahsedecek olursak, pek muhtemel bu hiyerarşi vahiy, insan aklı ve ilham şeklinde olurdu. Sonuç olarak, ilham ile gelen bilginin doğruluğu ve güvenilirliği çeşitli şartlar gözetilerek kabul ediliyor olsa da, İbn Teymiyye’nin epistemolojisinde ilham bir metot olarak bulunmaktadır. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |