Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet

Sûfiler tanrı ve insan arasındaki ilişkiye dair tüm meseleleri, “süreklilik” ve “doğrudanlık” esasından hareketle izah etmeye çalışmışlardır. Bundandır ki Sûfiler Allah’ın kullarına hitabı olan vahyin, Hz. Peygamber’in vefatıyla sona ermiş olduğu kanaatine mukabil sûfiler “velâyet” teorisini gelişti...

Full description

Bibliographic Details
Main Authors: Ahmet T. KARAMUSTAFA, Melek KARACAN
Format: Article
Language:Arabic
Published: Aksaray University 2020-06-01
Series:Mütefekkir
Subjects:
Online Access:https://mutefekkir.aksaray.edu.tr/mutefekkir/article/view/440
id doaj-5d5ed48d1a5045d0ab54d5fbf7786c7e
record_format Article
spelling doaj-5d5ed48d1a5045d0ab54d5fbf7786c7e2020-11-25T03:29:25ZaraAksaray UniversityMütefekkir2148-56312148-81342020-06-0128329010.30523/mutefekkir.758031440Cüneyd-i Bağdâdîye Göre VelâyetAhmet T. KARAMUSTAFA0Melek KARACAN1Maryland Üniversitesi, Amerika Birleşik DevletleriAksaray Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Tasavvuf Anabilim DalıSûfiler tanrı ve insan arasındaki ilişkiye dair tüm meseleleri, “süreklilik” ve “doğrudanlık” esasından hareketle izah etmeye çalışmışlardır. Bundandır ki Sûfiler Allah’ın kullarına hitabı olan vahyin, Hz. Peygamber’in vefatıyla sona ermiş olduğu kanaatine mukabil sûfiler “velâyet” teorisini geliştirerek vahyin nübüvvetten sonraki formu saydıkları “hikmet”in kesilmezliğini ve insanların peygamberlerin tavassutu olmadan da Allah ile doğrudan ve özel bir bağ kurabileceklerini savunmuşlardır. İnsanın mahiyeti ve tekamülüne ilişkin tahlillerin merkezine yerleştirilen bu teori aracılığıyla sûfiler, ezelî hikmet olan Kur'ân-ı Kerîm’in sonsuz anlam katmanlarına veya hakikatin bilgisine her zaman için; ama yalnızca “seçilmiş olanlar” tarafından vakıf olunabileceği iddiasını gündeme getirmektedirler. Dolayısıyla Allah’ın ezelde seçtiği kişilere yani velîlerine hasrettiği makam olarak velâyet, insanın epistemik anlamda ulaşabileceği en nihai mertebenin ne olabileceği sorusuna tasavvuf kanadından gelen bir cevap olarak görülebilir. Bu makale de çoğu zaman Hakim Tirmizî’nin Hatmü’l-Evliyâ isimli eseri üzerinden yürütülen velâyet teorisine ilişkin modern araştırmaların sarf-ı nazar ettiği Tirmizî öncesi sufilerden Cüneyd-i Bağdâdî’nin görüşlerini ortaya koyarak, velayet araştırmalarındaki odak alanını genişletmeyi amaçlamaktadır.https://mutefekkir.aksaray.edu.tr/mutefekkir/article/view/440tasavvufvelâyetcüneyd-i bağdâdîtirmizîi̇lahi seçim
collection DOAJ
language Arabic
format Article
sources DOAJ
author Ahmet T. KARAMUSTAFA
Melek KARACAN
spellingShingle Ahmet T. KARAMUSTAFA
Melek KARACAN
Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet
Mütefekkir
tasavvuf
velâyet
cüneyd-i bağdâdî
tirmizî
i̇lahi seçim
author_facet Ahmet T. KARAMUSTAFA
Melek KARACAN
author_sort Ahmet T. KARAMUSTAFA
title Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet
title_short Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet
title_full Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet
title_fullStr Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet
title_full_unstemmed Cüneyd-i Bağdâdîye Göre Velâyet
title_sort cüneyd-i bağdâdîye göre velâyet
publisher Aksaray University
series Mütefekkir
issn 2148-5631
2148-8134
publishDate 2020-06-01
description Sûfiler tanrı ve insan arasındaki ilişkiye dair tüm meseleleri, “süreklilik” ve “doğrudanlık” esasından hareketle izah etmeye çalışmışlardır. Bundandır ki Sûfiler Allah’ın kullarına hitabı olan vahyin, Hz. Peygamber’in vefatıyla sona ermiş olduğu kanaatine mukabil sûfiler “velâyet” teorisini geliştirerek vahyin nübüvvetten sonraki formu saydıkları “hikmet”in kesilmezliğini ve insanların peygamberlerin tavassutu olmadan da Allah ile doğrudan ve özel bir bağ kurabileceklerini savunmuşlardır. İnsanın mahiyeti ve tekamülüne ilişkin tahlillerin merkezine yerleştirilen bu teori aracılığıyla sûfiler, ezelî hikmet olan Kur'ân-ı Kerîm’in sonsuz anlam katmanlarına veya hakikatin bilgisine her zaman için; ama yalnızca “seçilmiş olanlar” tarafından vakıf olunabileceği iddiasını gündeme getirmektedirler. Dolayısıyla Allah’ın ezelde seçtiği kişilere yani velîlerine hasrettiği makam olarak velâyet, insanın epistemik anlamda ulaşabileceği en nihai mertebenin ne olabileceği sorusuna tasavvuf kanadından gelen bir cevap olarak görülebilir. Bu makale de çoğu zaman Hakim Tirmizî’nin Hatmü’l-Evliyâ isimli eseri üzerinden yürütülen velâyet teorisine ilişkin modern araştırmaların sarf-ı nazar ettiği Tirmizî öncesi sufilerden Cüneyd-i Bağdâdî’nin görüşlerini ortaya koyarak, velayet araştırmalarındaki odak alanını genişletmeyi amaçlamaktadır.
topic tasavvuf
velâyet
cüneyd-i bağdâdî
tirmizî
i̇lahi seçim
url https://mutefekkir.aksaray.edu.tr/mutefekkir/article/view/440
work_keys_str_mv AT ahmettkaramustafa cuneydibagdadiyegorevelayet
AT melekkaracan cuneydibagdadiyegorevelayet
_version_ 1724579320432689152