III Adli Bilimler Kongresi - Posterler

POSTER ÖZETLERİ ORGANİK FOSFORLU İNSEKTİSİD ZEHİRLENMELERİNİN ARDS ETİYOLOJİSİNDE ROLÜ Serap A. AKGÜR*, Pembe ÖZTÜRK**, Gül YÜCE***, Beyhan EGE****, Özden GÜNEL***, Zafer KARADENİZ*****. ÖZET Adult respiratuar distres sendromu (Adult Respiratory Distress Syndrome - ARDS) ilk defa Ashbaugh ve ar...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Adli Tıp Uzmanları Derneği ATUD
Format: Article
Language:English
Published: Adli Tıp Uzmanları Derneği 2000-12-01
Series:Adli Tıp Bülteni
Online Access:http://www.adlitipbulteni.com/index.php/atb/article/view/425
id doaj-51b7ba47a4564e28aa738b8a856dd937
record_format Article
collection DOAJ
language English
format Article
sources DOAJ
author Adli Tıp Uzmanları Derneği ATUD
spellingShingle Adli Tıp Uzmanları Derneği ATUD
III Adli Bilimler Kongresi - Posterler
Adli Tıp Bülteni
author_facet Adli Tıp Uzmanları Derneği ATUD
author_sort Adli Tıp Uzmanları Derneği ATUD
title III Adli Bilimler Kongresi - Posterler
title_short III Adli Bilimler Kongresi - Posterler
title_full III Adli Bilimler Kongresi - Posterler
title_fullStr III Adli Bilimler Kongresi - Posterler
title_full_unstemmed III Adli Bilimler Kongresi - Posterler
title_sort iii adli bilimler kongresi - posterler
publisher Adli Tıp Uzmanları Derneği
series Adli Tıp Bülteni
issn 1300-865X
2149-4533
publishDate 2000-12-01
description POSTER ÖZETLERİ ORGANİK FOSFORLU İNSEKTİSİD ZEHİRLENMELERİNİN ARDS ETİYOLOJİSİNDE ROLÜ Serap A. AKGÜR*, Pembe ÖZTÜRK**, Gül YÜCE***, Beyhan EGE****, Özden GÜNEL***, Zafer KARADENİZ*****. ÖZET Adult respiratuar distres sendromu (Adult Respiratory Distress Syndrome - ARDS) ilk defa Ashbaugh ve ark. tarafından tanımlanmıştır. 1997 yılı içinde, organik fosfor içeren insektisid zehirlenmesi nedeniyle ölen ve otopsileri Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinde yapılan 7 olgu değerlendirilmiştir Yapılan histopatolojik inceleme sonucu iki olguda bronkopnömoni bulguları yanında bazı alveol boşluklarının hyalin membran parçacıklarıyla döşendiği izlendi. Sonuç olarak ; veriler değerlendirildiğinde OFİ'lerin ARDS’na yol açan nedenler arasında yer alması gerektiği düşünülmektedir, bu konuda ileri çalışmalara gerek duyulmaktadır. ASI OLGULARININ RETROSPEKTİF İNCELENMESİ Beyhan EGE*, Zafer KARADENİZ**, Ali YEMİŞÇİGİL*** ÖZET 1993-1997 yılları arasında Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinde otopsisi yapılan 3663 olgu içinde yer alan 179 ası olgusuna ait keşif tutanakları incelenerek tespit edilebilen veriler ile birlikte ortaya konmuştur. 1304ı (%72) erkek. 49u (%28) kadın olan olguların yaş ortalaması 37±I6 ve 29±16 olarak saptanmış olup olay yeri belirtilmeyen 9 olgu mevcuttur. 96 olgu ev, 29 olgu orman ve açık arazide, 45 olguda bunların dışındaki yerlerde asılı bulunmuştur. Olguların en yok görüldüğü mevsim sonbahardır. Bunu sırası ile yaz, ilkbahar ve kış izlemektedir. Ası vasıtası olarak ipin kullanıldığı olgu sayısı fazla olup (124 olgu) bu vasıtalar içinde sıra ile çamaşır ipi, urgan ve yerel dokumalar yer almaktadır. 45 olguda çarşaf, eşarp-tülbent. kablo (telefon, ütü), kemer, çelik halat, su hortumu, bot bağı, çorap materyalin ası vasıtası olarak kullanımının yanışına atkı-ip, çorap-ip kombinasyonu şeklinde kullanıldığı, 12 olguda ası vasıtasının belirtilmediği izlenmiştir. Olgular boyun, yüzeysel ve derin kas gruplarındaki bulgular hyoid kemik, thyroid kıkırdak kırıkları alkol ve diğer toksik maddelerin varlığı yönünde değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ası, adli otopsi, alkol. KONJENİTAL KUADRİKUSPİT AORT KAPAĞI M. Ali ÇAKMAK*, Figen GÖVSA**, Fatih ŞEN*, Gül YÜCE***, Beyhan EGE**** ÖZET: Valva aortae eşit üç valvuladan (kapakçık) oluşmuş bir kapaktır. Aorta'nın doğumsal kapakçık anomalileri unikuspit, kuadrikuspit ve asimetrik aort kapakları şeklinde olabilir. Otopsi sırasında konjenital kuadriküspit aort kapağı saplanan olgu sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Aort kapağı, konjenital anomali. METEOROLOJİK FAKTÖRLERİN ÇOCUK SUÇLULUĞU ÜZERİNE ETKİSİ İ. Hamit HANCI*, Eren AKÇİÇEK**, M.Akif ERSOY*** Yücel ARISOY****, Hakan COŞKUNOL***, Beyhan EGE* ÖZET İzmir’de 1988-1992 yılları arasında Adli Tıp’a Farik ve mümeyyizlik muayenesi için gönderilen çocukların işlemiş olduğu iddia edilen suç türleri ile meteorolojik koşullar karşılaştırıldı. Meteorolojik faktörlerin en azından şehir bölgesinde görülen çocuk suçluluğunda etkili olmadığı sonucuna varıldı. Anahtar Kelimeler: Çocuk Suçluluğu. Meteorolojik Faktörler HEKİM HATALARI VE TABİP ODALARI ONUR KURULLARI İ. Hamit HANCI* ÖZET Hekimlerin meslekleriyle ilgili uğraşıları sırasında neden oldukları zararlı durumlarda, 6023 sayılı yasayla kurulan kamu hizmeti gören tabip odalarının onur kurullarının ceza verme yetkisi vardır. Bu çalışmada onur kurullarının çalışma ve işleyiş prensipleri incelenmiştir KAĞIT YÜZEYLERDEKİ LATENT PARMAK İZLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE NINHYDRIN VE İYOT BUHARI YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Refik AKMAN*, Y. Mustafa KARAGÖZ*, Mehmet ATILGAN* ÖZET Kağıtlar üzerinde ve değişik zamanlarda oluşturulmuş latent izler, kimyasal yöntemlerle görünür hale getirilebilmektedir. Parmak izleri, palmar ter ve yağın yüzeye temasla nakledilmesinden oluşmaktadır. Çalışmamızda ninhydrin ve iyot buharı, farklı kağıtlar üzerinde birkaç günlük ile 1 yıl arasındaki eski izlere deneysel olarak uygulandı. Kağıt tipi, eski ve yeni izlerin gelişimi ayısından yöntemlerin hassasiyetleri araştırıldı. Parmak izleri farklı tekniklerle sık kullanılan üç tip kağıt üzerine alındı. Ninhydrin solüsyonları örneklere daldırma ve spreyleme tarzında uygulandı. Kağıtlar oda sıcaklığı ve atmosferik nemde, karanlık ortamda gelişim için bırakıldı. Bir kısmında gelişim buharlı ütü ile hızlandırıldı. İyot buharı ise iyot kabini vasıtasıyla uygulandı. Ninhydrinle pembe-mor, iyot buharıyla sarı-kahverengi izler elde edildi. İzler düşük, orta, iyi seviye izler olarak değerlendirildi. Her iki yöntemle en iyi imajlar A4 kağıdı üzerinde elde edildi. Bir yıllık izler ninhydrinle geliştirilebilirken, iyot buharı bir aydan eski izlere duyarsızdı. Anahtar kelimeler: Latent parmak izi, ninhydrin. iyot buharı. TEKRARLAYAN ÇOCUK SUÇLULUĞU M. Selim ÖZKÖK*, Ufuk KATKICI*. ÖZET Türkiye’de çocuk suçluluğu bir çok yönleri ile incelenmiştir. Ancak çocuk suçluluğu içerisinde bir grup vardır ki diğer çocuklardan farklı özellikler gösterir. Bu grup 3 ve daha fazla suç işleyen ve suç işlemeye devam eden çocuklardır. Bu çocukların sosyokültürel özelliklerini ortaya çıkarmak, varsa ortak özelliklerini saptayabilmek ve içinde bulundukları durumu ortaya koyabilmek için Adnan Menderes Üniversitesi Tıp fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca 31.12.1997 tarihine kadar muayeneleri yapılan ve isledikleri iddia edilen suçun tarik ve mümeyyizi olup olmadığı sorusu ile gönderilen çocukların raporları incelendi. Elde edilen veriler ile: bir anket formu düzenlenerek saptanan bu çocuklardan anket yapılabilen 10 çocuğa ait veriler değerlendirildi. Çalışmamızda 3 veya daha fazla muayeneye gönderilen 19 çocuk saptandı. Bu olguların tümü hırsızlık nedeni ile yollanmıştı, yalnızca bir olgu bir defa hırsızlık dışında etkili eylem nedeni ile de gönderilmişti. 6 çocuk 5 kereden fazla gelirken en çok gelen üç çocuk sırası ile 17,19 ve 20 kez gönderilmişti. Bu 19 çocuktan 16'sı Aydın dışındaki illerden Aydın’a göç ile gelmiş ailelerin çocuklarıydı ve bunlardan 13'i doğu ve güneydoğu illerinden gelmiş ailelerdi. Olgularımızın 17'si 4 veya daha fazla çocuklu ailelerin çocukları idi. Olguların 8’i ilk okul mezunuydu. 6 olgu ilk okulun çeşitli sınıflarından eğitimi bırakmıştı. Olgularımızın hemen hepsinin belirli bir işi yoktu, çeşitli geçici işlerde çalışıyor ve sık iş değiştiriyorlardı. Benzer şekilde babalarının çoğunun da düzenli bir işi yoktu. 3 olgunun babası ölmüştü. Çalışmamız bu çocukların genel özelliklerinin: göç etmiş, çok çocuklu ailelerin, yeterli eğitim alamamış ve düzenli bir işi olmayan çocukları olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca aynı çocuğun 2.5 yıllık sürede sık sık suç işleyerek muayeneye gelmesi, mevcut koşulların koruyuculuk ve caydırıcılıktan uzak olduğunu düşündürmüştür. Anahtar Kelimeler: Çocuk Suçluluğu. Adli Tıp. MN, Ss, LEWIS, KELL, KIDD, DUFFY VE LUTHERAN ERİTROSİT ANTİJENLERİNİN FENOTİPLENDİRİLMESİNDE FARKLI YÖNTEMLERİN (TÜP TEST, JEL TEST VE MICROPLATE) KARŞILAŞTIRILMASI Ayşe ALTUN*, Lale DÖNBAK*, Behnan ALPER*, Necmi ÇEKİN*, Mete K. GÜLMEN*, Serpil SALAÇİN** ÖZET Eritrosit antijenlerinin taze kan örneklerinde gösterilmesi hemaglütinasyon reaksiyonlarına dayanmaktadır. Hemaglütinasyon reaksiyonları geçmişle tüp, lam gibi ortamlarda gerçekleştirilirken, günümü/.de bu klasik aglütinasyon yöntemlerine göre çeşitli üstünlükleri olduğu bildirilen mikro tipleme yöntemleri daha sıklıkla kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin basit, güvenilir ve ekonomik olduğu, ayrıca reaksiyon sonuçlarının fotoğraf ve benzeri yöntemlerle kalıcı olarak kaydedilebildiği belirtilmektedir. Bu çalışmada taze kan örneklerinde MN. Ss. Lewis, Kell, Kidd. Duffy ve Lutheran eritrosit antijenleri tüp yöntemi, tüp antiserumları kullanılarak microplate yöntemi ve jel test yöntemleriyle saptanarak, yöntemlerin hassasiyet ve güvenilirlikleri ile zaman ve maliyet açısından uygunlukları karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Eritrosit antijenleri, microplate yöntemi, jel test yöntemi, tüp test, mikro tipleme yöntemleri. 1993-1997 YILLARINDA ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI ADLİ SEROLOJİ LABORATUARINA GÖNDERİLEN ADLİ OLGULARIN PROFİLİ Lale DÖN BAK*, Ayşe ALTUN*, H. DAĞ*, Behnan ALPER*, Necmi ÇEKİN, Mete K. GÜLMEN*, Serpil SALAÇİN** ÖZET Bu çalışmada Ocak 1993-Aralık 1997 yılları arasında C L. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Seroloji Laboratuvarına gönderilen adli olguların profili incelenmiş ve paternite araştırmalarının sonuçları aktarılmıştır. Ocak 1993-Aralık 1997 arasını kapsayan 3 yıllık dönemde Adli Seroloji Laboratuvarımıza başvuran adli olguların sayısı 50’clir. Bu olguların 36 si paternite tayinine yönelik laboratuvar incelemeleri için gönderilmiştir. Paternite araştırmalarında toplam 14 olguda 46 kişi incelenmiş ve 14 olgu kapsamında 17 kişinin babalığı araştırılmıştır. Anne, çocuk ve şüpheli babaların eritrosit antijenleri (ABO. Ulı-D.C.c.E.e-, Lewis, PI, MNSs, Kell. Kidd, Duffy. Lutheran) ve lökosit antijenleri (HLA-ABC ve -DR) test sonuçlarının genetik geçiş değerlendirmelerine göre 6 kişinin babalığı reddedilmiştir. Babalığının yapılan bu testlerle reddedilemediği 11 kişi için DNA testlerinin yapılmasının uygun olacağı görüşü bildirilmiştir. Anahtar kelimeler: Paternite tayini, Kimliklendirme, Kan lekeleri. ABSORBSİYON-ELÜSYON YÖNTEMİYLE TAZE KAN LEKELERİNDE ABO GRUP TAYİNİ Lale DÖNBAK*, Ayşe ALTUN*, Behnan ALPER*, H. DAĞ*, Zerrin ERKOL**, Necmi ÇEKİN*, Mete K. GÜLMEN*, Serpil SALAÇİN***. ÖZET Bu çalışmada deneysel olarak hazırlanan taze kan lekelerinden absorbsiyon-elüsyon yöntemiyle ABO grup tayini yapılmıştır. 70 gönüllü vericiden alınan kan örneklerinden, steril gazlı bezler üzerinde kan lekeleri oluşturularak, oda ısısında kurutulmuş ve kağıt zarflar içinde saklanmıştır. Taze kan örneklerinin ABO grubu mikroplate yöntemiyle, bunlara ait kan lekelerinin ABO grubu ise tüp-test absorbsiyon-elüsyon yöntemiyle çalışılmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada 70 kan lekesinde saptanan ABO fenotipleri taze kan örneklerinin fenotipleri ile uyumlu bulunmuş ve taze kan lekelerinde yöntemin kullanılabilirliği tartışılarak vurgulanmıştır. Anahtar kelimeler: Absorbsiyon-elüsyon yöntemi, ABO gruplaması, kan lekeleri, kimliklendirme ADLİ AMAÇLARLA Rh ERİTROSİT ANTİJENLERİNİN MICROTYPING (MİKRO TİPLENDİRME) YÖNTEMLERLE FENOTİPLENDİRİLMESİ Lale DÖNBAK*, Behnan ALPER*, Serpil SALAÇİN***. ÖZET Bu çalışmada; taze kan örneklerinden Rh antijenleri tüp test, mikroplate ve jel test yöntemleri ile saptanarak, elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış ve ayrıca hu üç yöntem hassaslık, güvenilirlik ve ekonomiklik yönünden değerlendirilmiştir. Toplanı 76 gönüllü vericiden alınan kan örneklerinde tüp test ve mikroplate yöntemi ile aynı Rh fenotipleri saptanmıştır. Jel test ID-kartları ile çalışılan 38 örneğin, 37’sinde Rh fenotipleri itip ve mikroplate yöntemiyle saptanan fenotiplerle aynı. 1 örneğin Rh fenotipi farklı bulunmuştur. Mikrotyping yöntemlerle daha az materyalle daha hassas sonuçlar kısa sürede alınabilmekte ve sonuçlar kalıcı olarak kaydedilebilmektedir. Bu yöntemler laboratuarda meydana gelebilecek personel hatalarını en aza indirgemektedir. Yöntemlerin hassaslık ve güvenilirlik farklılıkları nedeniyle bu çalışmada; paternite araştırmalarında birbirini kontrol etmesi açısından en az iki ayrı yöntemin kullanılması gerektiği kanısına varılmıştır. Anahtar kelimeler: Rh kan grubu, Mikrotyping yöntemler. Tüp test yöntemi. Paternité araştırmaları. KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDETİN YASAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Hayriye DALOĞLU* **, Nezih VAROL , Şükran VAROL***. ÖZET Kadımı yönelik şiddet, aile içi şiddetin en önemli boyutunu oluşturmakta ve adli tıp pratiğinde de önemli bir yer tutmaktadır. Araştırma, kadının aile içinde maruz kaldığı şiddeti önleme yollarından biri olan cezai yaptırımın, ülkemizdeki işleyişini saptamayı amaçlamaktadır. 1997 yılında Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kadına yönelik aile içi şiddet nedeniyle başlatılan 98 hazırlık evrakı incelenmiş, bunlardan 57 (%58.2),si takipsizlik ile sonuçlanırken, 11 (%11.2)'inde iddianame düzenlenmiştir. 24.11.1997-20.03.1998 tarihleri arasında ATK Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğüne, eş dayağı nedeniyle başvuran 7.1 kadına ise hazırlanan anket formları uygulanmış ve elde edilen veriler SPSS bilgisayar programında değerlendirilmiştir. Kadınların büyük çoğunluğunu, 30 yaşın altında, ilkokul düzeyinde öğrenime sahip, gelir getiren bir işte çalışmayan, 10 yıldan az. süredir evli ve çocuk sahibi olanlar oluşturmuştur. Araştırmaya katılan kadınların ekonomik bağımsızlığının olmamasının önemli bir risk faktörü okluğu istatistiksel olarak anlamlı bulunurken (X2=39.76 SD=5 p
url http://www.adlitipbulteni.com/index.php/atb/article/view/425
work_keys_str_mv AT adlitıpuzmanlarıdernegiatud iiiadlibilimlerkongresiposterler
_version_ 1725415364718755840
spelling doaj-51b7ba47a4564e28aa738b8a856dd9372020-11-25T00:08:37ZengAdli Tıp Uzmanları DerneğiAdli Tıp Bülteni1300-865X2149-45332000-12-0153425III Adli Bilimler Kongresi - PosterlerAdli Tıp Uzmanları Derneği ATUD0Adli Tıp Uzmanları DerneğiPOSTER ÖZETLERİ ORGANİK FOSFORLU İNSEKTİSİD ZEHİRLENMELERİNİN ARDS ETİYOLOJİSİNDE ROLÜ Serap A. AKGÜR*, Pembe ÖZTÜRK**, Gül YÜCE***, Beyhan EGE****, Özden GÜNEL***, Zafer KARADENİZ*****. ÖZET Adult respiratuar distres sendromu (Adult Respiratory Distress Syndrome - ARDS) ilk defa Ashbaugh ve ark. tarafından tanımlanmıştır. 1997 yılı içinde, organik fosfor içeren insektisid zehirlenmesi nedeniyle ölen ve otopsileri Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinde yapılan 7 olgu değerlendirilmiştir Yapılan histopatolojik inceleme sonucu iki olguda bronkopnömoni bulguları yanında bazı alveol boşluklarının hyalin membran parçacıklarıyla döşendiği izlendi. Sonuç olarak ; veriler değerlendirildiğinde OFİ'lerin ARDS’na yol açan nedenler arasında yer alması gerektiği düşünülmektedir, bu konuda ileri çalışmalara gerek duyulmaktadır. ASI OLGULARININ RETROSPEKTİF İNCELENMESİ Beyhan EGE*, Zafer KARADENİZ**, Ali YEMİŞÇİGİL*** ÖZET 1993-1997 yılları arasında Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinde otopsisi yapılan 3663 olgu içinde yer alan 179 ası olgusuna ait keşif tutanakları incelenerek tespit edilebilen veriler ile birlikte ortaya konmuştur. 1304ı (%72) erkek. 49u (%28) kadın olan olguların yaş ortalaması 37±I6 ve 29±16 olarak saptanmış olup olay yeri belirtilmeyen 9 olgu mevcuttur. 96 olgu ev, 29 olgu orman ve açık arazide, 45 olguda bunların dışındaki yerlerde asılı bulunmuştur. Olguların en yok görüldüğü mevsim sonbahardır. Bunu sırası ile yaz, ilkbahar ve kış izlemektedir. Ası vasıtası olarak ipin kullanıldığı olgu sayısı fazla olup (124 olgu) bu vasıtalar içinde sıra ile çamaşır ipi, urgan ve yerel dokumalar yer almaktadır. 45 olguda çarşaf, eşarp-tülbent. kablo (telefon, ütü), kemer, çelik halat, su hortumu, bot bağı, çorap materyalin ası vasıtası olarak kullanımının yanışına atkı-ip, çorap-ip kombinasyonu şeklinde kullanıldığı, 12 olguda ası vasıtasının belirtilmediği izlenmiştir. Olgular boyun, yüzeysel ve derin kas gruplarındaki bulgular hyoid kemik, thyroid kıkırdak kırıkları alkol ve diğer toksik maddelerin varlığı yönünde değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ası, adli otopsi, alkol. KONJENİTAL KUADRİKUSPİT AORT KAPAĞI M. Ali ÇAKMAK*, Figen GÖVSA**, Fatih ŞEN*, Gül YÜCE***, Beyhan EGE**** ÖZET: Valva aortae eşit üç valvuladan (kapakçık) oluşmuş bir kapaktır. Aorta'nın doğumsal kapakçık anomalileri unikuspit, kuadrikuspit ve asimetrik aort kapakları şeklinde olabilir. Otopsi sırasında konjenital kuadriküspit aort kapağı saplanan olgu sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Aort kapağı, konjenital anomali. METEOROLOJİK FAKTÖRLERİN ÇOCUK SUÇLULUĞU ÜZERİNE ETKİSİ İ. Hamit HANCI*, Eren AKÇİÇEK**, M.Akif ERSOY*** Yücel ARISOY****, Hakan COŞKUNOL***, Beyhan EGE* ÖZET İzmir’de 1988-1992 yılları arasında Adli Tıp’a Farik ve mümeyyizlik muayenesi için gönderilen çocukların işlemiş olduğu iddia edilen suç türleri ile meteorolojik koşullar karşılaştırıldı. Meteorolojik faktörlerin en azından şehir bölgesinde görülen çocuk suçluluğunda etkili olmadığı sonucuna varıldı. Anahtar Kelimeler: Çocuk Suçluluğu. Meteorolojik Faktörler HEKİM HATALARI VE TABİP ODALARI ONUR KURULLARI İ. Hamit HANCI* ÖZET Hekimlerin meslekleriyle ilgili uğraşıları sırasında neden oldukları zararlı durumlarda, 6023 sayılı yasayla kurulan kamu hizmeti gören tabip odalarının onur kurullarının ceza verme yetkisi vardır. Bu çalışmada onur kurullarının çalışma ve işleyiş prensipleri incelenmiştir KAĞIT YÜZEYLERDEKİ LATENT PARMAK İZLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE NINHYDRIN VE İYOT BUHARI YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Refik AKMAN*, Y. Mustafa KARAGÖZ*, Mehmet ATILGAN* ÖZET Kağıtlar üzerinde ve değişik zamanlarda oluşturulmuş latent izler, kimyasal yöntemlerle görünür hale getirilebilmektedir. Parmak izleri, palmar ter ve yağın yüzeye temasla nakledilmesinden oluşmaktadır. Çalışmamızda ninhydrin ve iyot buharı, farklı kağıtlar üzerinde birkaç günlük ile 1 yıl arasındaki eski izlere deneysel olarak uygulandı. Kağıt tipi, eski ve yeni izlerin gelişimi ayısından yöntemlerin hassasiyetleri araştırıldı. Parmak izleri farklı tekniklerle sık kullanılan üç tip kağıt üzerine alındı. Ninhydrin solüsyonları örneklere daldırma ve spreyleme tarzında uygulandı. Kağıtlar oda sıcaklığı ve atmosferik nemde, karanlık ortamda gelişim için bırakıldı. Bir kısmında gelişim buharlı ütü ile hızlandırıldı. İyot buharı ise iyot kabini vasıtasıyla uygulandı. Ninhydrinle pembe-mor, iyot buharıyla sarı-kahverengi izler elde edildi. İzler düşük, orta, iyi seviye izler olarak değerlendirildi. Her iki yöntemle en iyi imajlar A4 kağıdı üzerinde elde edildi. Bir yıllık izler ninhydrinle geliştirilebilirken, iyot buharı bir aydan eski izlere duyarsızdı. Anahtar kelimeler: Latent parmak izi, ninhydrin. iyot buharı. TEKRARLAYAN ÇOCUK SUÇLULUĞU M. Selim ÖZKÖK*, Ufuk KATKICI*. ÖZET Türkiye’de çocuk suçluluğu bir çok yönleri ile incelenmiştir. Ancak çocuk suçluluğu içerisinde bir grup vardır ki diğer çocuklardan farklı özellikler gösterir. Bu grup 3 ve daha fazla suç işleyen ve suç işlemeye devam eden çocuklardır. Bu çocukların sosyokültürel özelliklerini ortaya çıkarmak, varsa ortak özelliklerini saptayabilmek ve içinde bulundukları durumu ortaya koyabilmek için Adnan Menderes Üniversitesi Tıp fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca 31.12.1997 tarihine kadar muayeneleri yapılan ve isledikleri iddia edilen suçun tarik ve mümeyyizi olup olmadığı sorusu ile gönderilen çocukların raporları incelendi. Elde edilen veriler ile: bir anket formu düzenlenerek saptanan bu çocuklardan anket yapılabilen 10 çocuğa ait veriler değerlendirildi. Çalışmamızda 3 veya daha fazla muayeneye gönderilen 19 çocuk saptandı. Bu olguların tümü hırsızlık nedeni ile yollanmıştı, yalnızca bir olgu bir defa hırsızlık dışında etkili eylem nedeni ile de gönderilmişti. 6 çocuk 5 kereden fazla gelirken en çok gelen üç çocuk sırası ile 17,19 ve 20 kez gönderilmişti. Bu 19 çocuktan 16'sı Aydın dışındaki illerden Aydın’a göç ile gelmiş ailelerin çocuklarıydı ve bunlardan 13'i doğu ve güneydoğu illerinden gelmiş ailelerdi. Olgularımızın 17'si 4 veya daha fazla çocuklu ailelerin çocukları idi. Olguların 8’i ilk okul mezunuydu. 6 olgu ilk okulun çeşitli sınıflarından eğitimi bırakmıştı. Olgularımızın hemen hepsinin belirli bir işi yoktu, çeşitli geçici işlerde çalışıyor ve sık iş değiştiriyorlardı. Benzer şekilde babalarının çoğunun da düzenli bir işi yoktu. 3 olgunun babası ölmüştü. Çalışmamız bu çocukların genel özelliklerinin: göç etmiş, çok çocuklu ailelerin, yeterli eğitim alamamış ve düzenli bir işi olmayan çocukları olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca aynı çocuğun 2.5 yıllık sürede sık sık suç işleyerek muayeneye gelmesi, mevcut koşulların koruyuculuk ve caydırıcılıktan uzak olduğunu düşündürmüştür. Anahtar Kelimeler: Çocuk Suçluluğu. Adli Tıp. MN, Ss, LEWIS, KELL, KIDD, DUFFY VE LUTHERAN ERİTROSİT ANTİJENLERİNİN FENOTİPLENDİRİLMESİNDE FARKLI YÖNTEMLERİN (TÜP TEST, JEL TEST VE MICROPLATE) KARŞILAŞTIRILMASI Ayşe ALTUN*, Lale DÖNBAK*, Behnan ALPER*, Necmi ÇEKİN*, Mete K. GÜLMEN*, Serpil SALAÇİN** ÖZET Eritrosit antijenlerinin taze kan örneklerinde gösterilmesi hemaglütinasyon reaksiyonlarına dayanmaktadır. Hemaglütinasyon reaksiyonları geçmişle tüp, lam gibi ortamlarda gerçekleştirilirken, günümü/.de bu klasik aglütinasyon yöntemlerine göre çeşitli üstünlükleri olduğu bildirilen mikro tipleme yöntemleri daha sıklıkla kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin basit, güvenilir ve ekonomik olduğu, ayrıca reaksiyon sonuçlarının fotoğraf ve benzeri yöntemlerle kalıcı olarak kaydedilebildiği belirtilmektedir. Bu çalışmada taze kan örneklerinde MN. Ss. Lewis, Kell, Kidd. Duffy ve Lutheran eritrosit antijenleri tüp yöntemi, tüp antiserumları kullanılarak microplate yöntemi ve jel test yöntemleriyle saptanarak, yöntemlerin hassasiyet ve güvenilirlikleri ile zaman ve maliyet açısından uygunlukları karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Eritrosit antijenleri, microplate yöntemi, jel test yöntemi, tüp test, mikro tipleme yöntemleri. 1993-1997 YILLARINDA ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI ADLİ SEROLOJİ LABORATUARINA GÖNDERİLEN ADLİ OLGULARIN PROFİLİ Lale DÖN BAK*, Ayşe ALTUN*, H. DAĞ*, Behnan ALPER*, Necmi ÇEKİN, Mete K. GÜLMEN*, Serpil SALAÇİN** ÖZET Bu çalışmada Ocak 1993-Aralık 1997 yılları arasında C L. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Seroloji Laboratuvarına gönderilen adli olguların profili incelenmiş ve paternite araştırmalarının sonuçları aktarılmıştır. Ocak 1993-Aralık 1997 arasını kapsayan 3 yıllık dönemde Adli Seroloji Laboratuvarımıza başvuran adli olguların sayısı 50’clir. Bu olguların 36 si paternite tayinine yönelik laboratuvar incelemeleri için gönderilmiştir. Paternite araştırmalarında toplam 14 olguda 46 kişi incelenmiş ve 14 olgu kapsamında 17 kişinin babalığı araştırılmıştır. Anne, çocuk ve şüpheli babaların eritrosit antijenleri (ABO. Ulı-D.C.c.E.e-, Lewis, PI, MNSs, Kell. Kidd, Duffy. Lutheran) ve lökosit antijenleri (HLA-ABC ve -DR) test sonuçlarının genetik geçiş değerlendirmelerine göre 6 kişinin babalığı reddedilmiştir. Babalığının yapılan bu testlerle reddedilemediği 11 kişi için DNA testlerinin yapılmasının uygun olacağı görüşü bildirilmiştir. Anahtar kelimeler: Paternite tayini, Kimliklendirme, Kan lekeleri. ABSORBSİYON-ELÜSYON YÖNTEMİYLE TAZE KAN LEKELERİNDE ABO GRUP TAYİNİ Lale DÖNBAK*, Ayşe ALTUN*, Behnan ALPER*, H. DAĞ*, Zerrin ERKOL**, Necmi ÇEKİN*, Mete K. GÜLMEN*, Serpil SALAÇİN***. ÖZET Bu çalışmada deneysel olarak hazırlanan taze kan lekelerinden absorbsiyon-elüsyon yöntemiyle ABO grup tayini yapılmıştır. 70 gönüllü vericiden alınan kan örneklerinden, steril gazlı bezler üzerinde kan lekeleri oluşturularak, oda ısısında kurutulmuş ve kağıt zarflar içinde saklanmıştır. Taze kan örneklerinin ABO grubu mikroplate yöntemiyle, bunlara ait kan lekelerinin ABO grubu ise tüp-test absorbsiyon-elüsyon yöntemiyle çalışılmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada 70 kan lekesinde saptanan ABO fenotipleri taze kan örneklerinin fenotipleri ile uyumlu bulunmuş ve taze kan lekelerinde yöntemin kullanılabilirliği tartışılarak vurgulanmıştır. Anahtar kelimeler: Absorbsiyon-elüsyon yöntemi, ABO gruplaması, kan lekeleri, kimliklendirme ADLİ AMAÇLARLA Rh ERİTROSİT ANTİJENLERİNİN MICROTYPING (MİKRO TİPLENDİRME) YÖNTEMLERLE FENOTİPLENDİRİLMESİ Lale DÖNBAK*, Behnan ALPER*, Serpil SALAÇİN***. ÖZET Bu çalışmada; taze kan örneklerinden Rh antijenleri tüp test, mikroplate ve jel test yöntemleri ile saptanarak, elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış ve ayrıca hu üç yöntem hassaslık, güvenilirlik ve ekonomiklik yönünden değerlendirilmiştir. Toplanı 76 gönüllü vericiden alınan kan örneklerinde tüp test ve mikroplate yöntemi ile aynı Rh fenotipleri saptanmıştır. Jel test ID-kartları ile çalışılan 38 örneğin, 37’sinde Rh fenotipleri itip ve mikroplate yöntemiyle saptanan fenotiplerle aynı. 1 örneğin Rh fenotipi farklı bulunmuştur. Mikrotyping yöntemlerle daha az materyalle daha hassas sonuçlar kısa sürede alınabilmekte ve sonuçlar kalıcı olarak kaydedilebilmektedir. Bu yöntemler laboratuarda meydana gelebilecek personel hatalarını en aza indirgemektedir. Yöntemlerin hassaslık ve güvenilirlik farklılıkları nedeniyle bu çalışmada; paternite araştırmalarında birbirini kontrol etmesi açısından en az iki ayrı yöntemin kullanılması gerektiği kanısına varılmıştır. Anahtar kelimeler: Rh kan grubu, Mikrotyping yöntemler. Tüp test yöntemi. Paternité araştırmaları. KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDETİN YASAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Hayriye DALOĞLU* **, Nezih VAROL , Şükran VAROL***. ÖZET Kadımı yönelik şiddet, aile içi şiddetin en önemli boyutunu oluşturmakta ve adli tıp pratiğinde de önemli bir yer tutmaktadır. Araştırma, kadının aile içinde maruz kaldığı şiddeti önleme yollarından biri olan cezai yaptırımın, ülkemizdeki işleyişini saptamayı amaçlamaktadır. 1997 yılında Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kadına yönelik aile içi şiddet nedeniyle başlatılan 98 hazırlık evrakı incelenmiş, bunlardan 57 (%58.2),si takipsizlik ile sonuçlanırken, 11 (%11.2)'inde iddianame düzenlenmiştir. 24.11.1997-20.03.1998 tarihleri arasında ATK Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğüne, eş dayağı nedeniyle başvuran 7.1 kadına ise hazırlanan anket formları uygulanmış ve elde edilen veriler SPSS bilgisayar programında değerlendirilmiştir. Kadınların büyük çoğunluğunu, 30 yaşın altında, ilkokul düzeyinde öğrenime sahip, gelir getiren bir işte çalışmayan, 10 yıldan az. süredir evli ve çocuk sahibi olanlar oluşturmuştur. Araştırmaya katılan kadınların ekonomik bağımsızlığının olmamasının önemli bir risk faktörü okluğu istatistiksel olarak anlamlı bulunurken (X2=39.76 SD=5 phttp://www.adlitipbulteni.com/index.php/atb/article/view/425