Ekolojik Kuram Bağlamında Dinî Gelişim Psikolojisi
Çok boyutlu bir varlık olan insanın gelişiminde kalıtım ve çevrenin etkisi uzun yıllar tartışılmıştır. Bu tartışmalardan insanın dinî gelişimi ile ilgili çalışmalar da etkilenmiştir. Bu bağlamda dinî gelişimin doğasını daha iyi anlayabilmek için konu ile ilgili davranışsal, bilişsel ya da evre teori...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | Turkish |
Published: |
Cumhuriyet University
2018-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/40123/439628?publisher=cumhuriyet |
Summary: | Çok boyutlu bir varlık olan insanın gelişiminde kalıtım ve çevrenin etkisi uzun yıllar tartışılmıştır. Bu tartışmalardan insanın dinî gelişimi ile ilgili çalışmalar da etkilenmiştir. Bu bağlamda dinî gelişimin doğasını daha iyi anlayabilmek için konu ile ilgili davranışsal, bilişsel ya da evre teorileri gibi birtakım teoriler ortaya çıkmıştır. Söz konusu teoriler bir bakıma dinî gelişimle ilgili çalışmaların yönünü de belirlemiştir. Ancak bu kuramların birçoğu dinî gelişimini bir bütün olarak ele almamıştır. Bu ise dinî gelişiminin anlaşılmasını kısıtlamıştır. Bu nedenle bu makalenin iki temel amacı vardır. Birincisi, insanın gelişimini yaşadığı çevre ve olaylarla bir bütün olarak ele alan Bronfenbrenner’in önermiş olduğu bir insanî gelişim modeli olan ekolojik kuramı ülkemiz din psikolojisi literatürüne kazandırmaktır. İkinci amaç ise, söz konusu kuramdan yararlanılarak dinî gelişimin psikolojik temellerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sunmaktır. Nitel araştırma yönteminin kullanılmış olduğu bu makalede, konu ile ilgili olarak bazı nicel çalışma verilerinden de yararlanılmıştır. Makalede ekolojik kuramı oluşturan mikrosistem, mezosistem, ekosistem, makrosistemve kronosistemin her birinin dinî gelişime etkisi ana hatlarıyla ele alınmıştır. Dinî gelişim olgusuna ekolojik kurambağlamında yaklaşmanın faydalı olabileceği sonucuna varılmış olan makalede konu ile ilgili araştırma yapacaklara yönelik birtakım önerilerde de bulunulmuştur.Özet: İnsanoğlu varoluşsal olarak gelişime açık bir varlıktır. İnsanın gelişime açıklığı bazı istisnalar dışında bir tercih değil, zorunluluktur. Bu nedenle her birey, iradî olarak varoluşunu sonlandırmadıkça fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik koşulların iç içe geçmiş olduğu bir gelişim sürecini tecrübe etmek durumundadır. Bunun farkında olan psikologlar, gelişim olgusuna ayrı bir önem atfetmişlerdir. “İnsan gelişiminde kalıtım mı, yoksa çevre mi daha etkilidir?” sorusu psikologların gelişime atfetmiş oldukları önemin bir sonucudur.Esasen insan gelişimi ile ilgili olan bu tartışmaların kökleri modern psikolojinin kuruluşundan önceye dayanır. Örneğin XVIII. yüzyılın en önemli filozoflarından Locke, XVII. yüzyıl düşünürlerinden Descartes’ın insanın dünyaya her türlü bilgi ve yetenekle donatılmış olarak geldiği şeklindeki düşüncesini reddetmiştir. Descartes’ın aksine Locke, insanın tüm bilgilerinin kaynağının tecrübe olduğunu savunmuştur. Yeni doğan bebeğin zihninin “boş bir kâğıt=tabula rasa” olduğunu ifade eden Locke’e göre sadece normal bilgilerin değil, Tanrı tasavvurunun kaynağını da tecrübe oluşturur. İnsanî gelişimle ilgili bu bakış açısı, doğal olarak dinî gelişim problemini de etkilemiştir. Örneğin Jung, dinî inancın temelini kolektif bilinçdışında arayarak, dinî inancın bir anlamda kalıtsal temellerine atıfta bulunmuştur. Öte yandan Pratt, dinî gelişim problemine tecrübecilik temelinde yaklaşmıştır. Genel itibariyle daha çok tecrübî zemin üzerinde yürütülen dinî gelişim çalışmaları, birtakım teorik yaklaşımları da beraberinde getirmiştir. Örneğin Goldman, dinî gelişimin çocukluktan ergenliğe doğru nasıl bir seyir izlediğini incelemiştir. Ona göre dinî düşünce dinî olmayan düşünceden biçim ve yöntem bakımından çok da farklı değildir. Fowler ise, inancın içerik ve bağlam açısından daima dinî olmadığını ifade ederek, dinî gelişimi de içine alan bir inanç gelişimi teorisi geliştirmiştir. Bununla birlikte Türkiye’de de dinî gelişim olgusuna farklı bir bakış açısı getiren bazı dinî gelişim modelleri geliştirilmiştir. Karaca’nın geliştirmiş olduğu üç aşamalı dinî gelişim modeli bunlardan biridir. Bu modele göre, insanın dinî gelişim süreci, içsel eğilimler, dinî ilginin uyanışı ve sorgulama, uyum ve istikrar olmak üzere üç aşamadan geçerek tamamlanır. Çok boyutlu bir varlık olan insanı anlayabilmek için çok boyutlu yaklaşımların kullanılmasının gerekliliği şüphe götürmez bir gerçektir. Bu nedenle yukarıda bazılarına değinilen dinî gelişim olgusuna yönelik açıklama modellerinin çeşitliliğinin bir zenginlik olduğu ifade edilebilir. Dinî gelişim olgusuna Bronfenbrenner’in geliştirmiş olduğu ekolojik kuram açısından bakmanın dinî gelişim olgusunu anlamaya yönelik araçların zenginliğini daha da arttıracağı düşünülmektedir. Bu bağlamda, bu makalenin temel amacı, Bronfenbrenner tarafından ileri sürülen ve bireyin gelişimini bütüncül bir şekilde ele alan ekolojik kuramı ülkemiz din psikolojisi literatürüne kazandırmak ve kuram bağlamında dinî gelişim olgusunun anlaşılmasına katkı sunmaktır.Nitel araştırma yönteminin kullanılmış olduğu bu makalede açıklama ve analizlerin yanında, konu ile doğrudan ilgili olmasa da yapılan nicel çalışmaların verilerinden de yararlanılmıştır. Bronfenbrenner’in önermiş olduğu ve insanî gelişimi daha iyi anlayabilmek için aileden başlayarak siyasal ve kültürel sistemlere kadar pek çok sistemin üst üste bindiği bir yapıyı ifade eden ekolojik kuramın temel basamağı organizmadır. Bireyi çevreleyen en içteki katmanı ifade eden mikrosistem, bireyin içinde yaşadığı ve diğer insanlarla etkileşimde bulunduğu temel yapıyı ifade ederken, mezosistemgelişmekte olan bireyi içeren ev ve okul, okul ve işyeri vb. iki ya da daha fazla mikrosistem ya da bağlamlar arasındaki bağlantıları içerir. Hem formal hem de informal yapı ve ilişkileri kapsayan mezosistemin uzantısı niteliğinde olan ekosistem, bireyi doğrudan etkilemez; ancak bireyin içinde bulunmuş olduğu şu anki düzenlemeleri etkileyerek bireyi kuşatır. Kuramın bireyin içinde yaşadığı kültürün tutum ve ideolojilerini ifade eden kısmı ise makrosistemdir. Kuramın son halkasını ise kronosistemoluşturur. Sosyo-tarihsel koşulların, yaşam boyu geçişlerin ve çevresel olayların nasıl bir örüntü içinde meydana geldiğini açıklayan kronosistem bireyin gelişim tarihçesinde önemli bir yer tutar.İnsanoğlu inanmaya dair bir istidatla dünyaya gelmesine rağmen, bu durum onun dinî gelişim sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlaması için tek başına yeterli değildir. Ekolojik kuram bağlamında düşünüldüğünde bireyin dinî gelişimi ailesi, okulu, akran grupları, dinî gruplar ve oyun alanları gibi birebir temas halinde olunan mikrosistemden birinci dereceden etkilenir. Bununla birlikte mezosistem, ekosistem, makrosistem ve kronosistem de bireyin dinî gelişimini doğrudan ya da dolayı olarak etkilemektedir. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, bu sistemlerin dinî gelişim üzerindeki etkileri daima çift kutupludur.Ekolojik kuram bağlamında dinî gelişim psikolojisinin daha iyi anlaşılabilmesi için, kuramı oluşturan sistemlerin etkin olduğu farklı gruplarla yapılacak olan kesitsel ve boylamsal çalışmaların konu ile ilgili aydınlatıcı bilgiler vereceği düşünülmektedir. Bununla birlikte dinî gelişim konusunda çalışma yapacak olan araştırmacılar özellikle tecrübî çalışmalarda örneklem grubunun özelliklerini ifade eden ve bağımsız değişken olarak kullanılan cinsiyet, yaş, medenî durum, eğitim düzeyi, meslek grupları ve sosyo-ekonomik düzey gibi değişkenlerin dindarlık düzeyleri ile ilişkilerini analize tabi tutarken çok dikkatli olmak durumundadır. Zira her ne kadar söz konusu değişkenlerin dindarlık düzeyleri üzerinde etkileri olsa da ekolojik kuramdikkate alınmadan söz konusu değişkenlerin bağımlı değişkenler üzerindeki etkilerinin anlaşılması sınırlı kalabilir. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |