Down Sendromu için Gebelere Yapılan Prenatal Tarama ve Tanı Testlerinin Sonuçları; Maliyet Analizi

Amaç: Down Sendromu ( Trizomi 21), en yaygın görülen kalıtsal sendrom olup, yaklaşık her 800 ile 1000 canlı doğumda bir karşımıza çıkmaktadır. Ölümcül olmayan trizomi olduğu için, genetik tarama ve tanı test protokollerinin çoğunun odağındadır. Çalışmamızın amacı, hastanemizde yapılan prenatal taram...

Full description

Bibliographic Details
Main Authors: Könül Mürsel, Nezaket Kadıoğlu, Şule Özel, Yaprak Engin Ustun
Format: Article
Language:English
Published: Ankara Yildirim Beyazit University 2019-03-01
Series:Ankara Medical Journal
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/pub/amj/issue/44012/542163?publisher=ybu
Description
Summary:Amaç: Down Sendromu ( Trizomi 21), en yaygın görülen kalıtsal sendrom olup, yaklaşık her 800 ile 1000 canlı doğumda bir karşımıza çıkmaktadır. Ölümcül olmayan trizomi olduğu için, genetik tarama ve tanı test protokollerinin çoğunun odağındadır. Çalışmamızın amacı, hastanemizde yapılan prenatal tarama ve tanı testlerinin maliyet değerlendirmesini yapmak ve bu harcamalar karşılığında canlı doğan Down Sendromu olgularının sayısını belirlemektir. Materyal ve Metot: Çalışmada, SBÜ Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Mayıs-Temmuz 2017 tarihleri arasında antenatal tarama sonuçlarına göre tanı testleri uygulanmış ve gebeliği sonuçlanmış (doğum, abort, terminasyon) 2300 gebenin arşiv dosyaları taranmıştır. Her prosedürün maliyet değeri hesaplanarak prenatal Down Sendromu tarama ve tanısı için toplam maliyet değeri elde edilmiştir.  Bulgular: Hastanemiz antenatal polikliniklerinde takip olmuş ve gebeliği sonuçlanmış 2300 gebeden prenatal Down Sendromu taraması olan 1096 gebenin sonuçları değerlendirilmiştir. Prenatal tanı için invaziv prosedür uygulama endikasyonu olanların genetik tanı için 19’una (% 1,73) CVS ve 50’sine (% 4,56) amniyosentez yapılmıştır. Test sonuçlarına göre 8 (% 0,72) gebeye Trisomi 21 tanısı konulmuştur. Bunlardan dört gebeye (1 CVS ve 3 amniyosentez sonrası) gebelik terminasyonu yapılmış, iki gebelik (CVS sonrası) spontan düşük ile, bir gebelik preterm ölü doğum ile sonuçlanmış, bir gebe ise canlı doğum yapmıştır. Aynı dönem içinde tarama testi yüksek riskli çıkmış, amniosentez yaptırmayı kabul etmemiş bir gebe de Down Sendromlu canlı bebek dünyaya getirmiştir. Sonuç olarak tarama yapılan sadece iki bebek (% 0,18) miadında canlı doğmuştur. Maliyet değerlendirmesinde bu gebelerin sadece ikili tarama testi yaptıranlara toplamda 11.856,00 TL, sadece üçlü tarama testi yaptıranlara 14.169,30 TL, hem ikili hem üçlü tarama testi yaptıranlara 75.738,30 TL para harcanmıştır. Amniyosentez yöntemi ile genetik tanı koyulan gebelere 16.810,00 TL, CVS yöntemi ile genetik tanı koyulan hastalara 7.653,20 TL para harcanmıştır. Toplamda 126.226,80 TL harcayarak, 8 gebeye Down Sendromu tanısı koyulmuştur.  Sonuç: Down Sendromu konusunda aileleri detaylı bilgilendirerek prenatal tarama testleri daha efektif kullanılabilir. Böylece tahliye istemi olmayan bireylere yapılan harcamalar canlı doğan Down Sendromlu olguların sağlık sorunlarının çözülmesi ve onların hayat kalitesini arttırarak topluma kazandırılması yönünde kullanılabilir. Optimal tıbbi ve sosyal destek sağlanırsa, özel değerlendirmeler ve incelemeler yaparak Down Sendromlu bireylerin yaşam kaliteleri önemli ölçüde arttırılabilir ve topluma önemli katkılar sağlanabilir. 
ISSN:2148-4570