AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi
Dünya genelinde insan hakları politikaları alanında yaşanan hararetli tartışmalar, özellikle post- Helsinki döneminde Türkiye’de de kamuoyunu çokça meşgul etmektedir. Tartışmaların merkezinde insan haklarını geliştirme ve genişletme çabası yatmaktadır. Ne var ki Avrupa Birliği (AB) hedefi doğrultus...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Hale Şıvgın
2017-06-01
|
Series: | Gazi Akademik Bakış |
Online Access: | http://www.gaziakademikbakis.com/index.php/gab/article/view/413/297 |
id |
doaj-276f942594be41a1a257ab815e3466b3 |
---|---|
record_format |
Article |
spelling |
doaj-276f942594be41a1a257ab815e3466b32020-11-24T23:39:19ZengHale ŞıvgınGazi Akademik Bakış1307-97781309-51372017-06-01102095120AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemiSertan Akbaba Dünya genelinde insan hakları politikaları alanında yaşanan hararetli tartışmalar, özellikle post- Helsinki döneminde Türkiye’de de kamuoyunu çokça meşgul etmektedir. Tartışmaların merkezinde insan haklarını geliştirme ve genişletme çabası yatmaktadır. Ne var ki Avrupa Birliği (AB) hedefi doğrultusunda Türkiye’nin insan hakları politikasını iyileştirme faaliyetleri bir bakıma Türk kimliği ve milliyetçiliği ile sınanması anlamına gelmektedir. Zira Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuruluşundan itibaren sarmalayan baskın milliyetçi algı AB değerleri ve insan hakları ile çatışır durumdadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de insan hakları mevzuatının geliştirilmesine paralel olarak neden toplumsal barışın tesis edilemediği sorusunu tartışmaktır. Türkiye’de AB adaylık süreci ile başlayan, reform paketleri, anayasal değişiklikler ve demokratikleşme süreciyle devam eden dönüşümün günümüzde yavaşladığı ve hatta durduğu görülmektedir. Bu durumun önemli sebeplerinden biri, Rawls’un adalet kuramında ortaya koyduğu örtüşen uzlaşı prensibinin yoksunluğudur. Bu yüzden, iyi niyetle başlatılan girişimler farklılıkların farkındalığı kertesinde kalmakta, ‘tanıma’ yönünde gerçekçi adımlar atılamamaktadır. Bu çalışma, toplumun tüm fertlerini kucaklayan bir vatandaşlık modeli tesis edilmediği sürece söz konusu girişimlerin sonuç vermeyeceğini ileri sürmektedir. http://www.gaziakademikbakis.com/index.php/gab/article/view/413/297 |
collection |
DOAJ |
language |
English |
format |
Article |
sources |
DOAJ |
author |
Sertan Akbaba |
spellingShingle |
Sertan Akbaba AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi Gazi Akademik Bakış |
author_facet |
Sertan Akbaba |
author_sort |
Sertan Akbaba |
title |
AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi |
title_short |
AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi |
title_full |
AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi |
title_fullStr |
AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi |
title_full_unstemmed |
AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi |
title_sort |
ab sürecinde türkiye’nin i̇nsan hakları ve milli kimlik i̇kilemi |
publisher |
Hale Şıvgın |
series |
Gazi Akademik Bakış |
issn |
1307-9778 1309-5137 |
publishDate |
2017-06-01 |
description |
Dünya genelinde insan hakları politikaları alanında yaşanan hararetli tartışmalar, özellikle post- Helsinki döneminde Türkiye’de de kamuoyunu çokça meşgul etmektedir. Tartışmaların merkezinde insan haklarını geliştirme ve genişletme çabası yatmaktadır. Ne var ki Avrupa Birliği (AB) hedefi doğrultusunda Türkiye’nin insan hakları politikasını iyileştirme faaliyetleri bir bakıma Türk kimliği ve milliyetçiliği ile sınanması anlamına gelmektedir. Zira Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuruluşundan itibaren sarmalayan baskın milliyetçi algı AB değerleri ve insan hakları ile çatışır durumdadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de insan hakları mevzuatının geliştirilmesine paralel olarak neden toplumsal barışın tesis edilemediği sorusunu tartışmaktır. Türkiye’de AB adaylık süreci ile başlayan, reform paketleri, anayasal değişiklikler ve demokratikleşme süreciyle devam eden dönüşümün günümüzde yavaşladığı ve hatta durduğu görülmektedir. Bu durumun önemli sebeplerinden biri, Rawls’un adalet kuramında ortaya koyduğu örtüşen uzlaşı prensibinin yoksunluğudur. Bu yüzden, iyi niyetle başlatılan girişimler farklılıkların farkındalığı kertesinde kalmakta, ‘tanıma’ yönünde gerçekçi adımlar atılamamaktadır. Bu çalışma, toplumun tüm fertlerini kucaklayan bir vatandaşlık modeli tesis edilmediği sürece söz konusu girişimlerin sonuç vermeyeceğini ileri sürmektedir.
|
url |
http://www.gaziakademikbakis.com/index.php/gab/article/view/413/297 |
work_keys_str_mv |
AT sertanakbaba absurecindeturkiyenininsanhaklarıvemillikimlikikilemi |
_version_ |
1725514095826829312 |