Summary: | İbn Sînâ’nın kurduğu felsefi sistem içerisinde Allah’ın cüz’îleri nasıl bildiğine dair görüşü bu mesele hakkında günümüze kadar gelen tartışmaların sebebidir. İbn Sînâ görüşünü açıklarken önce O’nun cüz’îleri bilmediğini daha sonra ise bildiğini söylemiştir. Bu durum İbn Sînâ’yı açık bir çelişkiye düşmüş gibi göstermektedir.Fakat burada bir ayrıntı vardır: İbn Sînâ’nın Allah’ın bilmediğini söylediği cüz’îler değişken cüz’îlerdir. Çünkü ona göre değişken cüz’îleri bilmenin yolu onları duyularla algılamaktadır. Allah duyulara sahip olmadığı için değişken cüz’îleri bilemez. Fakat yine İbn Sînâ’ya göre hiçbir şey Allah’ın bilgisinin dışındakalamaz. Buna göre Allah’ın değişken cüz’îleri de bilmesi gerekir. Bu sebeple İbn Sînâ Allah’ın cüz’îleri nasıl bildiğine dair bir açıklama yapmalıdır. O da bu açıklamayı özetle şöyle yapmıştır: “Allah kendisini bilir. Allah her şeyin varlık sebebidir. Sebebi bilen sonucu da bilir. Allah her şeyin sebebi olduğuna ve Allah kendisini bildiğine göre mevcudatın hepsini bilir. Böylece O, her şeyi sebebiyle, küllî olarak bilir. Sebepler değişken değildir. Bu nedenle de değişken cüz’îleri sebepleriyle bilmesi O’nun bilgisinde değişime yol açmaz.”
Gazzâlî Tehâfütü’l-felâsife isimli bir eser yazarakfilozofların ve İbn Sînâ’nın görüşlerini eleştirmiştir. Allah’ın cüz’îleri bilmesi meselesinde sarf ettiği sözlerin Allah’ın cüz’îleri bilmediği sonucuna vardığını söyleyerek İbn Sînâ’yı küfürle itham etmiştir. Çünkü Gazzâlî’ye göre birisinin Allah değişken cüz’îleri bilmez ya da sebepleriyle bilir demesi en basit anlamda O’nun bazı şeyleri bilmediğinisöylemektir. Allah duyulara konu olan değişken cüz’îleri bilmediği takdirde mesela Zeyd’in küfürden sonra iman ettiğini ya da Hz. Muhammed’in peygamberlik ilan ettiğini bilmiyor olmaktadır. Bu ithamdan sonra hangi düşünürün haklı olduğuna dair ortaya çıkan tartışmalar neticesinde İbn Sînâ’nın haklı olduğunu söyleyenler onun sözlerine izah getirmeye çalışmaktadırlar. Hem klasik hem de modern dönemde yapılan izahlar Gazzâlî’yi haklı bulanlar tarafından tatmin edici olmadığı gerekçesiyle tenkit edilmeye devam edilmektedir.Klasik dönemde Kutbuddin Râzî tarafından yapılan ve bize göre gözden kaçan bir izah ise bize İbn Sînâ’nın tenkitlerden nasıl kurtulacağının işaretini vermektedir.
Kutbuddîn Râzî’ye göre İbn Sînâ Allah’ın her şeyi ezelde kendi vakitlerinde bildiğini söylemektedir. İbn Sînâ’nın bu düşüncede olduğunukendi eserlerinden de teyit etmek mümkündür. Buna göre İbn Sînâ nezdinde Allahcüz’îler de dâhil vakitleriyle beraber her şeyin bilgisine daha önceden sahiptir ve vakti gelen her şey ortaya çıkmaktadır. Buradan hareketle İbn Sînâ’nın cebrî düşünceye yaklaştığı kanısına varılabilir ki eserlerinde cebrî düşünceye rastlamak zor değildir. İnsanların ihtiyarıyla ilgili sözleri onun cebrî düşünceden çok uzak olmadığını göstermektedir. Nitekim İbn Sînâ’ya ait olan ve Ta’lîkât’ta yer alan “İnsan muhtar görünümlü muztardır” ifadesi ve sonrasında söyledikleri onun insanların fiillerinde özgür olmadığını düşündüğünü göstermektedir. İbn Sînâ insanların fiillerinin zorunlu olarak bir sebebe bağlı olduğunu düşünmektedir. Bu sebeplerin de zincir halinde Allah’a kadar uzandığını, O’nun ilk sebep olduğunu ve O’nun indinde her şeyin zorunlu olduğunu söylemektedir. Hal böyle olunca da bu sebeplerle ortaya çıkan her şey zorunlu olmaktaktadır. İbn Sînâ’nın bu konudaki fikirleri Cebriye ve Ehl-i sünnet arasında kalmaktadır. Cüz’îlerin ortaya çıkışı konusunda Cebriyeye paralel giden İbn Sînâ, Allah’ın bilgisi konusunda Ehl-i sünnete yaklaşmıştır. Ehl-i sünnete göre Allah her şeyi ezelde, tek bir ilimle, zatında ve ilminde değişiklik olmadan bilmektedir. İbn Sînâ da benzer ifadelerle Allah’ın her şeyi ezelde, kendi vakitlerinde, küllî olarak, bir defada, ilminde değişim olmadan bilmektedir. Fakat onun yaptığı sebepleriyle bilmek açıklaması meseleyi başka yerlere taşımakta, Allah’a çokluk izafe etmemek adına yaptığı bu açıklama farklı sonuçlar doğurmaktadır.
Bu çalışmada Kutbuddin Râzî’nin İbn Sînâ’nın görüşünü açıklarken kullandığı bazı ifadelerden yola çıkılarak İbn Sînâ’nın kendi eserlerinden onun Allah’ın varlığa dair bilgisiyle ilgili görüşü yeniden bir okuma ve değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Böylece onun Allah’ın değişken cüz’îleri hatta her şeyi nasıl bildiğine dair görüşünün aslında farklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ulaşılan bu sonuç ibn Sînâ’nın asıl görüşünü gizlemek adına farklı şeyler söylediği iddiasını doğrular gibi görünmekle beraber onu Allah’ın cüz’îleri bilmediği görüşünü savunduğu ithamından da kurtarmaktadır.
|