Summary: | Döneminin en önemli romancı ve düşünce adamlarından biri olan Peyami Safa (1899-1961), hemen her devride romanları üzerine düşünülen ve söz söylenen bir yazar olmuştur. Özellikle ilk dönem romanlarının şematik yapısından sıkça söz edilmiş ve bu romanlar çoğunlukla “ulusal alegori” düşüncesi etrafında değerlendirilmişlerdir. <em>Fatih-Harbiye</em> ve <em>Bir Tereddüdün Romanı</em> kitaplarındaki kadın-erkek ilişkileri çoğunlukla bir medeniyet krizinin görünümleri olarak ele alınmış, romanlardaki bazı önemli detaylar görmezden gelinebilmiştir. Her iki romanın sonunda da Batıyı temsil eden değerler savuşturulmuş gibi görünse de, aslında romanlar bir tür bezginlik, boşvermişlik ve huzursuzlukla son bulur. Peyami Safa genelde söylendiği gibi dişil, irrasyonel, kozmopolit unsurları bünyesinden kovmayı arzular görünse de, tam da dişil, irrasyonel veya “vahşi ölçüde samimi” olanın alanındayken kısmen daha özgür bir bilinçle nitelikli edebiyat yapıyordur. Birbirine sıkı sıkıya bağlı olan bu unsurlar, yazarın “milli ideal” etrafında ördüğü kürsü konuşmaları tarafından gizlenmeye, baskılanmaya çalışılsa da, bunları ele alışı sayesinde Peyami Safa’daki “büyük romancı” kendini gösterebilmiştir
|